1 entry daha
  • rick deckard ile rene descartes arasındaki isim benzerliği kartezyan ruh beden ayrımının insani çerçevedeki ayrımının hayvanlarda gözetilmemesi ile ilişkilendirilebilir. pozitivizmin kıta avrupası'nda gittikçe artan popülaritesi, insan hayvan ayrımını da belirginleştiriyordu. ayrımı kesin bir biçimde anlamak için luc ferry'nin 'ekolojik yeni düzen' adlı kitabı okunmalı. bu metne göre, 1545 tarihinde ambleveli (günümüzde amel) haşarelere dava açılmış ve dava piskoposluk yargıcının atamış olduğu avukat tarafından savunulan böceklerin zaferiyle sonuçlanmıştır. yargıç, hayvanların da tanrı tarafından yaratılmış olmaları dolayısıyla, bitkilerle beslenme konusunda insanlarla aynı hakka sahip oldukları görüşüne vararak, böcekleri aforoz etme talebini reddetmiş, 8 mayıs 1546 tarihli bir emirle davacıların topluca dua ederek günahlarından ötürü içtenlikle bağışlanmayı dilenmelerine ve tanrının inayetine sığınmalarına karar vermekle yetinmişti. yine bu tarihlerde, marsilya'da limana doluşarak giriş çıkışı engelleyen yunuslar aforoz edilmişti. ekolojik yeni düzen, katı aydınlanmacı fikirler yaygınlaşmadan önce hayvanların hukuki haklarının bulunduğunu anlatır. aydınlanmanın insanmerkezciliği hayvanı otomat olarak sınıflama yargısını da beraberinde getirdi. descartes, yöntem üzerine söylem'de hayvanlara dair şunları belirtir: "tutkuları gösteren ve hayvanlar kadar makinelerin da öykünebildiği doğal devinimleri sözlerle karıştırmamak gerekir; bazı eskilerin yaptığı gibi, biz dillerini anlayamasak da, hayvanların konuştuklarını da düşünmemek gerekir: çünkü bu doğru olsaydı birçok organları bizimkine benzediğinden, benzerlerine anlattıklarını bize de anlatabileceklerdi. yine çok belirgin bir şey de pek çok hayvanın eylemlerinin bazılarında bizden daha çok ustalık göstermelerine karşın, aynı hayvanların pek çok başka şeyde hiç ustalık göstermediğidir; öyle ki onların bazı şeyleri bizden iyi yapışları zekaları olduğunu göstermez; çünkü öyle olsaydı herhangi birimizden daha zeki olmaları ve her şeyi daha iyi yapmaları gerekirdi; ancak bu daha çok onların zekalarının olmadığını, doğanın onları organlarının konumuna göre devindirdiğini gösterir: çarklardan ve yaylardan oluşan, tüm özenimize karşın saatleri bizden daha doğru belirleyen, zamanı bizden daha doğru ölçen saatler gibi (http://getir.net/b8x).

    birçok ülkede tehlikeli davranışlar sergilediği kararına varılan hayvanlar 'uyutulur'. rick deckard'ın yaşadığı dünyada da artık 'yasadışı' kabul edilen replicant'ların emekli edilmeleri/uyutulmaları/öldürülmleri gerekir. öyleyse rick deckard ya kartezyan gelenekten gelen bir insanoğludur ya da rene descartes gibi doğasını 'mesleğiyle', görev (bilim) aşkıyla yadsıma mücadelesi veriyordur...

    "descartes st. germain'deki etkinlikleri üzerine hiçbir kesin bilgi bırakmamış olsa da, bu dingin kır kasabasının olağandışı biricik özelliği hiç kuşkusuz ona yaşambilim üzerine en önemli düşüncelerinden birini telkin etmişti. kraliçe içlerindeki borulardan akan su tarafından devime geçirilen bir dizi karmaşık düzenekli yontu yaptırmış ve bu mühendislik başyapıtları ürkütücü ışıklarıyla seine kıyılarında oyulmuş büyükçe altı yapay mağaranın içerisine yerleştirilmişlerdi. yontular seyircilerin yere saklı levhalara basmalarıyla gizlice devime geçiyorlardı. örneğin, birisi yıkanan tanrıça diana yontusuna yaklaştığı zaman , yontu utangaç bir tavırla mağaranın gerilerine çekiliyordu. eğer daha öte yaklaşılacak olursa bir neptün yontusu ileri çıkıyor ve gözdağı verircesine mızrağını sallayarak geliyordu. bu yontular en çoğundan kraliçeyi eğlendirecek oyuncaklar olarak tasarlanmış olsalar da, genç descartes'a somut hayvan bedenlerinin de hidrolik olarak işleyen otomatlar olarak anlaşılabileceği düşüncesini telkin ediyorlardı... " (raymond e. fancher, ruhbilimin öncüleri, idea,s.8)
54 entry daha
hesabın var mı? giriş yap