12 entry daha
  • ağzıma sıçan film, ruh halimden de kaynaklanıyor olabilir, ama yoruldum ağlamaktan. evet kuzenimin düğün videosunda olduğu gibi gereksiz görüntüler, abartı replikler de mevcuttu ama bir filmi izlerken sadece o konuya bağlı kalarak etkilenmiyor ki insan. sana hissettirdikleri de önemli. pişmanlıklar, kendini anlatamayıp göt gibi kaldığın durumlar, af dilemek ve affedilmek, belki çoğu zaman affedememek ve affedilmemek, bir türlü harekete geçemeyip zamanın, fırsatların avucundan sıyrılıp gitmesi, yediğin bokları bilmene rağmen kendini aklamaya çalışman gibi türlü türlü acıklı hikayeyi akla getiren bir film oldu benim için.

    hareketli kamera kullanımı ilk başta, beyninizi allak bullak etse de ve konsantre olmanızı güçlendirse de filmin içine girdikçe çok da eğreti durmuyor. karakterler iyi çizilmiş, o baba neydi ayol öyle, adama aşık oldum galiba. babanın ağlaması bu kadar iyi anlatılabilirdi galiba. rachel ve anneden bile nefret edemiyor insan. çok dengeli, oturmuş bir altyapı oluşturulmuş. ve hepsinden ötesi bunlar gerçek. evet çok bilindik, artık göze sokulan bir kayıp ve suçluluk duygusu, suçlama ritüelleri üzerine kurulmuş bir hikaye üzerinden yürüse de bunu sıradanlaştırmayı ve böylelikle ajitasyon yapmamayı başarabilmiş film.

    anne hathaway'i pek sevmesem de rolünü iyi kıvırmış gibi gözüküyor.
17 entry daha
hesabın var mı? giriş yap