683 entry daha
  • narcos dizisinde "korkan birine, başkasının korkusu kadar cesaret veren çok az şey vardır" diye çok sevdiğim bir replik vardı. hakikaten de acizliğimiz ile barışmanın en kestirme yollarından biri, başkasının acizliğinin farkında olmaktır. kendi acziyetimiz ortadan kalkmıyorsa, onu ortadan kaldıramıyorsak veya acziyetin sürmesi işimize geliyorsa başkalarının da acziyetinin devamı bizi iyi hissettirir.

    neden bu başlığa bunu yazdım? şunun için:
    dünyadaki herhangi bir hukuksuzluğa veya insan hakları ihlaline veya insanlığa karşı işlenmiş suçlara anladığım kadarıyla iki sebeple vurgu yapılıyor; ya karşısında mücadele etmek ve onu ortadan kaldırmak için teşhir etmek amacıyla bu vurgu yapılıyor ya da "bu boku sadece biz yemiyoruz, neyse ki başkaları da yapıyor, hem bakın yapana bir şey de olmuyor" diye suçun öznesine kolektif bir rahatlama sağlamak, kendi suç teşkil eden edimlerini meşrulaştırmak ve taraftarlarını var olan hukuksuzluğa daha fazla teşvik amacıyla yapılıyor. işte ulusalcılar çok açık bir şekilde bu ikinci grupta yer alıyor.

    tabi "hukuksuzluk iyidir, zulüm iyidir, tahakküm iyidir, zorbalık iyidir, insan hakları ihlali iyidir. bizim amacımız bunları belli bir zümrenin çıkarı için egemen kılmaktır" gibi son derece domuzumsu ve alçak bir ifade de hoş karşılanamayacağı için "bakın başka yerlerde nasıl hukuksuzluklar oluyor, bakın herkes yapıyor bunu, bize laf edenlere bakın, onlar da yapıyor" gibi hukuksuzluğa itiraz ediyormuş görünen söylemler geliştirirler. hakikaten tipik bir ulusalcı için herhangi bir ülkenin, mesela diyelim avrupa'da bir ülkenin, hukuksuzluk yapması kadar sevindirici bir şey daha olamaz. mesela israil'in işlediği soykırım suçuna çok değinirler ama eklemeyi de unutmazlar; "terörle mücadelede bize şunu şunu diyenleer..." nitekim özdağ'ın konu ile ilgili ilk söylediği şey "terörle mücadelemizde bizi eleştirecek olanlara bunları izletin." demekti. "aynısını veya benzerini yapacağız, sıkıysa laf edin. çünkü siz daha fenasını yapıyorsunuz" kutlamasıydı bu.

    dünyanın herhangi bir yerindeki hukuksuzluk, resmen bir müjdedir tipik ulusalcı için. aynı ulusalcıların, mesela hukuki veya demokratik tek bir gelişmeye, ilerlemeye ve kazanima değinmemelerinin, kendilerine emsal teşkil edebilecek tek bir hukuksal kazanımdan hiçbir koşulda söz etmemelerinin temel nedeni de budur. oysa hukuksuzlukla, antidemokratik uygulamalarla ve insanlığa karşı işlenen suçlarla insani ve vicdani olarak gerçekten derdi olanlar, olumsuzlukları ve gerilemeleri teşhir ettikleri kadar kazanımları ve ilerlemeleri de açığa çıkarırlar, dile getirirler ve örnek gösterirler ki daha da yaygınlaşabilsin.

    bir hırsızın ya da bir tecavüzcünün vicdanı, başkaları da hırsızlık yaptıkça, tecavüze devam ettikçe daha rahattır. onlar için en büyük kabus, kendilerinden başka kimsenin suç işlemediği bir düzen olurdu. o yalnızlık hissi, suçun devam ettirilmesini imkansız kılacak kadar güçlüdür. kriminal suçlardaki "e herkes yapıyor canım, bir tek ben mi böyleyim" motivasyonunun politik alandaki en kusursuz tüketicisi de ulusalcılardır. bu yüzden ne zaman bir ulusalcı karşınıza çıkıp dünyanın herhangi bir yerindeki hukuksal bir ayıbı size örnek gösterecek olursa, bilin ki kendisinin savunmaya, örtmeye veya meşrulaştırmaya çalıştığı bir ayıbı vardır. ulusalcı biri başka bir yerdeki hukuksuzluğu ancak ve ancak kendi hukuksuzluğunu, kendi ilkelliğini, kendi zulmünü haklı ve meşru göstermek için örnek gösterir. ulusalcıların hukuksuzluğu ve zulmü teşhir etmek ve ortadan kaldırmak gibi bir dertleri hiç olmamıştır, asla böyle bir dertleri olmayacak da.
9 entry daha
hesabın var mı? giriş yap