8 entry daha
  • kesinlikle alt metni olan bir filmidir. çünkü o alt metin olmadan oldukça sıradan bir korku filmidir. biraz stephan king'in thinner'ı biraz da exorcism ve bilimun korku klişelerini barındırıyor.

    --- spoiler ---

    christine brown karakteri aslında paraya ve mevkiye tapan bir kişiliktir. ve başına gelenler bir bakıma terfi hırsı yüzündendir. filmin başında yaşlı kadının huzur evinde kalamam diye yalvardığı sahnede siz de "yahu ver krediyi şu zavallıya be!" dersiniz. çünkü hakikaten iç parçalayıcı bir durumdur. hatta christine kadının durumundan epey etkilenmiş gibidir. ancak azılı rakilbine bir bakış atar bir de kendisini bekleyen müdür yardımcılığı pozisyonuna ait masaya... ancak olay bununla da bitmez kendisinin deliler gibi olmaya çalıştığı herşeyin aksini sembolize eden bu kadın, kendisi ne kadar güzelse o kadar çirkindir ve en son olarak da masaya çıkardığı iğrenç protez dişleriyle çirkinliğine iğrençlik katmıştır. çünkü o protezler hem çirkin ve pistirler yani çirkinliği ve sefaleti sembolize ederler, hem de protez açık ve net bir şekilde yaşlılığı tamamlayan, onu temsil eden bir nesnedir. kızımızın film boyunca o protezlerden kaçtığını görürsünüz. yaşlı çingene bir şekilde, onun yakasına her yapıştığında dişlerini göstermiş ısırmaya çalışmıştır. arabadaki didişme sahnesinde o protezler izleyicinin gözüne sokulur adeta.

    gelelim final sahnesine. tam da diyorsunuz ki hırslı christine gitti, yaşadıklarından ders çıkarmış olan arınmış bir kızcağız geldi. kendisi de zaten içten bir şekilde sevgilisine "ben o kadına kredi vermediğim için suçluyum, kendi seçimimdi" falan diyor. bir anda kızın kafasının üzerinde altın bir hale belirdiğini düşünüyorsunuz. ama christine sevgilisiyle buluşmadan önce ne yapıyor? vitrinde beğendiği güzel bir kabanı satın alıyor ve sonra aniden her şey tepetaklak oluyor ve christine yeni kabanıyla birlikte cehenneme yollanıyor.

    bütün bunlardan sonra bana film sanki hristiyanlık kokuyor gibi geldi. bu taraftan bakınca taşlar yerine oturuyor gibi. olaylar aç gözlülük ile başlıyor. ve klasik şeytan-ademoğlu çekişmesindeki gibi kimse kahramanımızı zorlamıyor, o seçimini kendi yapıyor ve peşine takılan kötü ruh onun ruhunu istediğini söylüyor ve bir yerinde "ruhun benim" diyor. ben bu noktada lanetlenmenin "günahların karşılığında çekilen cehennem azabı" olarak ele alındığını düşünüyorum. yalnız bu ruhları avlayan yaratığın adının lamia olması konusunda hiç bir fikrim yok. zira mitolojideki lamia'nın özellikleri ile pek uyuşmadı benim filmden anladıklarım.

    --- spoiler ---
93 entry daha
hesabın var mı? giriş yap