1 entry daha
  • izmir'e gittiğim haftasonları cuma gecesi 11.30 gibi eve varmak için önünden geçerken baktığım ve her defasında özenip "yarın akşam buraya geleyim." dediğim ama 3 yıldır gidemediğim mekan-dı. geçen hafta cumartesi gittim oturdum, tek başıma bir biraver söyledim. acayip afilli garsonum 2.5 lt birayı ancak iki kişinin içebileceğini düşünecek olmalı ki iki bardakla servis yaptı. 2. bardağı kaldırmasını söyleyince hafif bir gerginlik oldu ama sonrası güzel gelişti.

    incecik doğranmış, limonlanmış, tuzlanmış buz gibi salatalık, patlamış hafif yağlı ve tuzlu mısır fiks ikramları. urfa ya da diyarbakırlı diye tahmin ettiğim bir başka arkadaş midye tavayı bilmiyordu gerçi ama olsun. gak ekmek guk su tarzında bir servis yapıldı, işaret et, söyle, 2-3 dakikaya masanda. hemen yanında otobüs durağı olduğu için zaman zaman manzara kapanıyordu ama zemin düzeyindeki bir kafeden görülebilecek en güzel manzaraya sahipti. daha çok 18-25 yaş müşteriler gördüm ben ama benim gibi 30-40 civarı insanlar da geldi sonra. dinlenen müziklere dikkat edemedim, her yere kendi müziğimi götürdüğüm için pek mekan müziklerini dinlemiyorum. o doyumsuz körfez manzarasına karşı avni anıl, kitaro, samime sanay, ayşe taş ve vangelis dinledim bol bol ve böylece biraport unutulmazlarım arasında yerini aldı. gecenin sonuna doğru biraver bitince arka masadaki 4 gençten gelen "oha, bitirdi!.." nidası, onun üzerine içilen bir 70'lik ve bir 33'lük biranın ardından hesap ödenip gidilirken acayip afilli garsonumuzun ful aksesuar gülümseyerek "gene bekleriz ağbi!.." uğurlaması ve "iyi içtin yav!.." hayranlığı, bu unutulmazlığı pekiştirdi.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap