25 entry daha
  • türkiye'nin güney açıklarına gemilerle atık döktüklerini duymuştum bir defasında, sanırım yine bunların işi ya da ben abarttım bilemedim. neyse (aga'ya selam neysesi). filmde yönetmenin bazı şeyleri de dolaylı bir biçimde anlattığını görüyoruz. örneğin, durumun globalliğini anlatmak için bazı karakterlere farklı farklı ülkelerin formaları giydirilmiş (ingiltere ve cincinnati yazan t-shirt'ler aklımda kalanlar).

    en iyi karakterler bence atıkları gizleyen adam (aga diyecem buna) ve ortalarda dolaşıp aracılık eden adam (oda diyecem buna da). iki farklı uçtan mide bulandırıyorlar.

    aga, tam anlamıyla kötü, kötülüğün daniskasıyla karşılaşsa bana mısın demez. (buradan sonra spoiler olabilir.) aga'nın yanına çırak olarak verdiği çocuğunu havalanından gönderen babayı onaylayıp, anlıyormuş gibi yapan sırıtışı, şeftali veren teyzenin yüzüne gülüp sonra şeftalileri atması, deli etti beni. sonra çocuklara kamyon kullandırması, üzerlerine atık dökülen işçiler için ambulans çağrılmasına izin vermemesi gibi bilumum puştluklar yaptı. (iki yüzlülükle yabancılaşma arasındaki ilişki yabancılaşmayı elle tutamamamızın nedeni değilse ben de neyim bak?) oyuncu da iyi oynamış hani. neyse ki çırak sağduyumuz oldu (nihat kahveci'ye benziyor; ondan değil ama).

    oda ise böyle yancı gibi, ödü bokuna karışan hani filmin temel argümanı olan "bulaşmamak mümkün değil"le yoğrulmuş, bildiğin düzadam. kafasına silah dayayabilen adamlara karşı çelik yelekle geziyor. hani sistem siker de sen de memur olursun ya, ya da atom bombası atarlar parmak olursun, onun gibi. banal kötülük işte yav` :kötülüğün sıradanlığı`. herkes vuruldu da köprü kenarındaki bitmek bilmez yürüyüşü vardı ya, hızlandı hani çabuk bitsin diye, işte o köprü sonunda kurtulduğunu hissetti. rahatladık biz de içinde bir parça oda olanlar olarak. velhasılıkelam, film yerelden globale, benden bize kötülüğü pek güzel anlatmış. pizzacı da olsa sağduyu da var olabilir açık kapısı da var. da da da.
25 entry daha
hesabın var mı? giriş yap