5 entry daha
  • filmin içindeki her sahnenin, sahne olmaması adeta içinden hayat fışkırması ve gerçek bir yaşamı izliyormuş hissi bırakılması adına çalışıldığı aşikar. çok ince dokunuşlarla büyük ayrıntıların gizlendiği bir film olmuş, özellikle isabelle huppert'ın sahnelerinde. mesela arkadaşıyla tatile gittiğinde çok bronzlaşmaz ama yüzünde çiller çıkmaya başlar, bu pek güzel bir ayrıntıydı. onun dışında yatağın üstüne serdiği geceliğin altında çıplak uyuduğu bir sahne var ki aslında dış dünyaya çok dökmese de kendini, içinde birtakım fırtınaların koptuğu bellidir ki françoise denen oğlan -filmin hiçte beklemediğim bir şekilde sonlanmasına neden olmuş biraz aktivist bir edebiyat öğrencisi bu- onca etkilendiği kızın içini göremeyecek kadar dar imiş meğer.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap