85 entry daha
  • önkabulümüzü önden yapalım: holivud'da yapımcıdan yönetmene, senaristten oyuncuya, setçiden sete pizza getiren çocuğa kadar herkes yavşak, herkes amerikan emperyalizminin yılmaz savunucusu ve köpeği, herkes gerçekkötü. bu yapım da bu pure evil'ların işi olduğuna göre, amaç dikkat çekmek değil, klişeler denizinde yüzüp, bir çanlar kimin için çalıyor sekansıyla filmi bitirip cukkayı indirmek, vicdan masturbasyonuyla kitleleri boşaltmak, rahatlatmak.

    biçimle içeriğin amına koymuş olabilir, asıl yapmak istediği her şeyi gözler önüne serip olağanlaştırmak olabilir, hatta adam eski sevgilisine aldığı tek taşların acısını bu filmle çıkartmış bile olabilir de, insanların kollarını kesiyorlar, çocuklara cinayet işlettiriyorlar, insanı bir taş parçasının peşinde maymun ediyorlar ve biz de oturup bunu izliyoruz.

    sorun yalnızca bir holivud sorunu değilmiş gibi. tüm suçu holivud'un üzerine atmak, tam da filmin son sahnesindeki gibi bir vicdan masturbasyonu yapmaya, daha da kötüsü, işin bize düşen kötülük payından bir redediş ile kurtulmaya benzemiyor mu? lars von trier nihayete erdirmediği üçlemesinin ismini tek kötü amerika olduğu için mi koydu yani? sana diyorum, aloo!

    - abim içim geçmiş bi an, leonardo'nun aksanı diyordun en son?
106 entry daha
hesabın var mı? giriş yap