4 entry daha
  • taksici sıraselviler'in girişinde, büfelerin karşısında barlardan çıkan birileri olur umuduyla spontan oluşan kaçak kuyrukta iş bekliyor. bir gözüyle müşteri adaylarını diğeriyle de trafik polisini keserken sağ arka camda bir tıklama duyuyor. jilet gibi takım elbisesi, başında melon şapkasıyla lord tipli bir beyefendi şemsiyesinin ucuyla sağ arka cama dokunuyor ve yaklaşıp öndeki açık cama eğilerek soruyor: müsait misiniz? taksici, atla beyamca, diyor ve müşterinin arka koltuğa yerleşip kapıyı kapatmasını bekledikten sonra dikiz aynasından bakıp soruyor: nereye gidiyoruz? beyefendi gayet sakin, trafalgar meydanı'na, londra'ya çek, diye cevap veriyor. taksici afallamış vaziyette. amca sen ne yaptın ya, istersen seni havaalanına götüreyim, al bir uçak bileti, paşa paşa bin git, diyor. müşteri istifini bozmuyor; hayır, diyor, parası neyse vereceğim. aç taksimetreyi. üstelik iyi de bahşiş bırakırım vardığımızda. peki madem, diyor taksici. ama önce bizim evden bir geçelim, hanıma haber vereyim, pasaportumu yanıma alayım, taksimetreyi de ondan sonra açarım diyor. bu kısa gecikmenin ardından yola çıkıyorlar. tem, kapıkule, bulgaristan, macaristan, avusturya, almanya, belçika derken fransa'dan tünele girip ingiltere'den çıkıyorlar. ters yönden akan trafiğe rağmen taksici biraz sorarak biraz da müşterinin yönlendirmesiyle londra'nın merkezine dalıyor ve trafalgar meydanı'nda frene basıyor. işte geldik beyamca. bak 118 bin 600 lira yazdı, diye gündüz tarifesinden açtığı taksimetrede yazan tutarı söylüyor. sorun değil, diyor müşteri. bond çantasından çıkarıp desteler halinde 150 bin lirayı taksicinin eline sayıyor. üstü kalsın dedikten sonra hayırlı işler dileyip taksiden iniyor ve kalabalığa karışıyor. taksici şaşkın ama hayatının işini yaptığı için bir yandan da ziyadesiyle memnun. parayı tekrar sayıyor. balya sağlam. eh, diyor. madem dünya gözüyle şu londra denen yere gelmek kısfmet oldu, bari biraz gezineyim, buralar ne menem memleketmiş bir göreyim. hem de belli olmaz belki bir iki iş alırım, diyor ve soldan soldan yoluna devam ediyor. daha yüz metre gitmeden kaldırım kenarından adamın biri el ediyor hey taksi diye. şansa bak. müşteri alelacele biniyor taksiye. üstelik bir türk. çok acelem var. çek kadıköy iskelesine, diyor telaşla. taksici yüzünü ekşitiyor: abi, ben karşının taksisiyim. girmem o köprü trafiğine.
8 entry daha
hesabın var mı? giriş yap