87 entry daha
  • polis-suç temalı dizilerin/filmlerin genellikle "sattığı" iyilerin ve kötülerin savaşını değil, kötülerin kendi arasındaki savaşını anlatan dizi. bir tarafta hayatını yasal yollardan kazanan polisler, valiler, avukatlar, emniyet müdürleri, senatörler, dedektifler, belediye başkanları; öbür yanda köşe başı çocukları, gangsterler, tetikçiler, çete liderleri var. default olarak "iyi"yi yasal denyolar, "kötü"yü de illegal hırbolar olarak alan genel görüşe karşın, iyiye ve kötüye ayrılan yolun hangi çatalında olduğunuzu seçimden çok zorunluluklar belirliyor. gözünü kırpmadan sokak ortasında adam öldüren niggalar ne kadar acımasız ve insanlıktan uzak görünüyorsa, ileride o niggalardan biri olacak çocuklar o kadar çaresiz görünüyor. the wire, işte bu çaresizliği çok iyi veriyor. o bölgede fakir bir ailede doğan çocukların seçenekleri sınırlı; şamar oğlanı ol, polise öt ve bu sefer de ispiyoncu sıfatıyla şamar oğlanı ol, ya da onlardan biri ol ve diğerlerini şamar oğlanı yap. yani ortada bir seçenek dahi yok. bunların dışında bir hayat sahibi olma şansı verilmiyor.

    asıl kötüler ise diğer tarafa, yani yasal denyolar grubuna dahil gözüküyor. bu adamların çoğunun tuzu kuru olmakla birlikte yedikleri her bokun ucunda kariyer hırsı, daha yüksek maaş ve ün var. diğer tarafta olduğu gibi zorunlu bir hayatta kalma mücadelesi değil bu. "katıksız kötülük" diye bir şey varsa bu müessesenin müdavimleri "iyiler" arasında yatıyor. belki "kötüler" gibi sapır sapır adam indirmiyorlar ama bellerini büktükleri insanların üstüne basıp yükselmesini çok iyi biliyorlar. bir taraf 3-5 yıl alıp yırtacak çocukları en boktan işlere verip kendileri kralcılık oynarken, öteki taraf en vasıflı adamları pinpon topu gibi oraya buraya sallayıp en yüksek mevkilere oynayan beyinsizlerden oluşuyor. sistemin pisliği döllerini sağa sola saçtığından en iyi niyetli adam bile bir öncekinin genetiğine ortak oluyor. er ya da geç dönüşüyor ve potansiyelini tamamlıyor.

    shotgun'lu azizler, uyuşturucu işinden köşeyi dönen avukatlar, tetikçi çocuklar, dolandırıcı senatörler, yalancı valiler, arkadaşı için canını ortaya koyan gangsterler derken kimi seveceğinizi, kimden nefret edeceğinizi şaşırıyorsunuz.

    bunun yanında hiç beklenmedik zamanlarda çıkıp gelen enfes bir mizah anlayışı, hbo dizilerine aşina olanları şaşırtmayan müthiş konuşmalar, yine hbo dizilerinde alışılan "sapır sapır karakter harcama" geleneği ile tv tarihinin en güzel dizilerinden biri geliyor ve geçiyor.

    diziler ikiye ayrılır; hbo dizileri ve diğerleri. tek numarası bir sonraki bölüm için bir hafta, bir sonraki sezon için dokuz ay kıvrandırmak olan diziler bittiği zaman rahatlatıyor, 2-3 yıl içinde unutuluyor ama bu hbo dizilerinin son bölümünü izlerken insan evini, yurdunu terk eder gibi oluyor.
1027 entry daha
hesabın var mı? giriş yap