6 entry daha
  • galatasaray'ın şu anki durumundan tek bir şahıs sorumlu tutulamayacağı için tüm hataları yapan kurum teknik ve idari kadro olarak tümden galatasaray yönetimidir. yıllardır alkışladığımız ve yaptıkları onca doğru hareketin yanına bu sezon öyle yanlışlar koydular ki tahammül etmek mümkün değil. önce bunları sıralayalım çözüm önerilerini daha sonra sunmaya çalışırız:

    - yıllardır galatasaray futbol takımına altyapıdan itibaren sağ bek orijinli, güçlü ve iyi bir sağ bek almamak, bu eksikliği sabri'nin olağanüstü gayreti ve iyi niyetinin kapatamayacağını idrak edememek.

    - 3 kuruşun hesabını yapıp, hiçbir sezon öncesinde transferleri kampa yetiştirememek. (elbette bu kriz ortamında parayı gözetmek, hesabını bilmek güzeldir; ama o halde adam gibi çıkıp durum bundan ibaret diyerek taraftarın beklentilerini yükseltmeyip, altyapı oyuncularıyla birkaç sezon geçirileceğini önceden ifade etmeleri veya galatasaray yönetimine talip olmayıp bu takımı yönetecek düzeyde zengin çözümler üretecek insanlara yerlerini bırakmaları gerekirdi.)

    - yine yıllardır klişe tabirle orta sahaya liderlik edecek hem ofansif hem defansif bir oyuncuyu takıma monte edememek; ayhan, barış, mustafa sarp gibi oyuncuları galatasaray ve avrupa çapında görerek tahammül etmek. bunların yerine didier zokora, mohamed sissoko, poulsen gibi o bölgenin oyuncularını alamamak.(loric cana güzel seçim olsa da onu da kampa yetiştirememek ve yanına en az bir oyuncu daha alamamak.)

    - 2. yarının aslantepe stadında oynanacağını bildikleri halde kurdukları kadronun, izledikleri "3 kuruşun hesabını yapan transfer politikaları" neticesinde gelecek sezon hiçbir avrupa kupasına katılamayabileceğini görememek. o stadın bu kadro ve muhtemel sezon sonu puan durumuyla, üstelik seneye yalnızca süper lig'de oynayarak tam kapasite dolmayacağını düşünemedikleri gibi oradan ekstra gelir hayal ederek bütçe yapmak.(elbette taraftar cefakar, vefakar; ama futbol motivasyon işidir, avrupa'da kupalar hedefleyen taraftarı lige kolay kolay motive edemezsin..)

    - taraftarın nefret ettiği markaları formaların önüne arkasına sağına soluna şuursuzca yapıştırmak, üstelik bunu yaparken hiçbir estetik kaygı gözetmemek.

    - haldun üstünel gibi tribünün içinden çıkmış ve halkla ilişkileri mükemmel bir insanı ne olursa olsun bünyesinde tutamamak.

    - geçen yıl transferde zirve yapıp, o kadroya 2-3 yıldız futbolcu ve yetenekli genç oyuncular katamamak. örneğin arda-kewell-elano-keita-baros-dos santos-neill'ın olduğu takıma sponsor vesaire bir kaynak yaratıp ronaldinho, henry veya raul gibi büyük marka olan oyuncular ekleyip takımın atmosferini bir üst seviyeye çıkartmayı akıl edememek ya da bunu becerememek. (haldun üstünel'in yönetimde tutulamamasına taraftarın tepkisi de biraz bu yüzdendir. çünkü taraftar bu saydığım yıldız transfer politikasının gerçekte öyle olmasa bile üstünel'in zihninde çoktan kurgulayıp uygulamaya koyduğu bir proje olduğunu düşünmekteydi. onu içeride tutamayarak aslında taraftarın bu hayaline darbe vurulduğunun farkına varılmadı ne yazık ki. bu anlamda üstünel kişi olarak değil bir umudun canlı temsilcisi olarak önemliydi, o varken bu isimler alınamasa da taraftar çok uğraşılıp alınamadığını düşünecekti. şimdi ise adnan sezgin'in vizyonsuz ve "cimriliğe" dayalı yaklaşımının sonucu olduğunu düşünüyor.)

    - geçen sene takımdan gitmek için çırpınan servet'i, ferrari ya da başka bir oyuncuyla takasta kullanmamak veya satarak yerine iyi bir savunmacı almamak. bugün bir çocuk bile marsilya olayından sonra servet'in efsanevi oynadığı o sezondaki motivasyonunu kaybettiğini görebilir. (ayrıca servet'in varlığı yüzünden ve sabri'nin de sakatlığıyla sağ bekte oynamak zorunda kalan ali turan taraftarın önüne atılmaktan vazgeçilip, kayseri'de takım kaptanı olarak harika oynadığı defansın ortasına çekilebilir.)

    - eminim gerçek hayatta bir abi, bir amca, bir dayı olarak çok iyi insandır; ama bu taraftarın bir türlü ısınamadığı adnan sezgin'i çok sevilen haldun üstünel'in özellikle transferde halefi konumuna getirerek yönetim imajına iyice puan kaybettirmek.

    - yiğit şardan gibi reklam, halkla ilişkiler konusunda çok değerli bir isme sahip olunmasına rağmen basında galatasaray'ın imajını bir türlü doğru konumlandıramamak.(basın toplantılarında özellikle kapalı antrenmanlar yüzünden isyan eden gazeteciler bunun kanıtıdır.)
385 entry daha
hesabın var mı? giriş yap