52 entry daha
  • grange'i neden sevdiğimi bir kez daha hatırlatmış olan kitabı.

    işin kötüsü bundan önce, daha sonra yayınlanmış olan la foret des manesi okudum. itiraf edeyim büyük hayalkırıklığına uğradım. hayır kitap çok kötü değildi, ama grange'e yakıştıramadım. sonra bunu okuyunca arkadaşın epeydir güney amerika ile kafayı bozmuş olduğunu anladım. taşlar yerine oturdu, ve okurken innnanılmaz keyif aldım.

    bir kere önceki romanları ile kıyaslayarak okunmamasını tavsiye ederim, farklı yöntemler, farklı ilerleyen bir örüntü tercih etmiş yazarımız. aynı tadı elbette vermiyor. ve fakat devir değişti yani tabi grange de değişti. olduğu gibi kabul ediyorum ben kendisini. cin ali çıkarsa okurum, o derece seviyorum.
    bu nedenle üstünden kaç yıl geçmiş, filmleri çekilmiş diğer kitaplarıyla karşılaştırmadan düşünüyorum: bence olmuş.

    --- spoiler ---

    öncelikle volokine, evlen benimle! (bkz: hatunların efendi adam yerine piç tercihi) ay öyle bir anlatmış ki, nerdeyse bir nicholai hel fakat yaralı! hangi kadın sevmez böyle bir karakteri. (bkz: allison cameron) geçmişindeki karanlık bölümlerden bahsettiğinde malesef burdaki alertsiz bir spoiler'a gözüm takılmış ve duruma dair bir fikre sahip olmuştum. yine de okuma zevkimi mahvetmedi, zira bu bilgi o kadar minik bir ayrıntı gibi kalmış ki.

    cinayet - macera ekseninde ilerleyen bir kitaptan beklenmeyecek kadar güzel bir ayrıntılar bütünü ortaya çıkmış. aşırı fazla karakter var, insan kimin kim olduğunu unutuyor. bir de benim gibi isimleri atlayarak okuyan biriyseniz geri dönüp dönüp bu kimdi, şu neydi demeniz oldukça mümkün. ama her karakterle ilgili gayet doyurucu açıklamalar mevcut, havada kalan pek bir şey görmedim şahsen. yani bu kadar anlatmaya karar verdikten sonra bi 400 sayfa daha çok rahat çıkarırmış aslında bu sistemden de, tadında bırakması iyi olmuş.

    tat bırakmak demişken, kitabın sonu müthiş. yani hiç beklemediğimya da tam beklediğim gibi olmasından ziyade, daha doğrusu açığa çıkan olaylardan ziyade anlatımına bayıldım. arkadaş kitaplarının filmleştirilmesinden oldukça memnun kalmış olacak ki sanki kitap değil senaryo okudum özellikle sonlarında. bu kadar mı güzel canlandırılabilir yazar bir insan.

    kitabı okurken geçen yer, olay ve kavramlarla ilgili araştırma yapıldığında (internet ne güzel bir icadımızsın.) nerelerde yerinde, nerelerde abartı, ya da hangi kısımların yanlış olduğunu görmek mümkün, bu yüzden diğer kitaplarında verdiği bilgilerin yanlışlığından yola çıkarak bu kitabı yargılamanın doğru olmadığı kanaatindeyim. en azından ilgisi olmayan birini bile güney amerika tarihi hakkında araştırma yapmaya sevk edecek kadar incelikli anlatmış olması övgüye değiyor.
    ve şiddet. bu konuda da tarafsız yaklaştığını düşünüyorum, ve bir noktada konuşturduğu karakterlerden biriyle kesinlikle hemfikirim
    " kin bu dünyada en iyi paylaşılan yetenektir. üzücü olan ne nazizmin ortaya çıkmış olması, tüm insanlığı kirletmesi ve milyonlarca insanı katletmesi. ne de günümüzde bile bu canavarlığın dünyanın her köşesinde varlığını sürdürmesi. asıl üzücü olan her birimizin içinde bir nazinin bulunması. istisnasız hepimizin."
    dünyanın bir ucundan diğer ucuna giden bir öykünün her noktasında şiddetin ve kötülüğün kol gezmekte olması, bu düşünceyi gayet destekiyor. hiçbir yer güvenli değil, evet.

    ayrıca, öldürücü çocuk sesinin peşinde koşan deneyler ve nihayet buna erişilmiş olması o kadar da fantastik gelmedi bana. yani fiziksel olarak bu belki de mümkün değildir, sanıyorum ana nokta bunun gerçekleşme ihtimalinden ziyade, insanoğlunun genelin aklına gelmemiş fikirlerden yola çıkarak - iyilik ya da kötülükle yoğrulmuş - büyük yenilikler yaratabilme kapasitesi. uzun uğraşlar sonucu edinilmiş bu silahın dünyayı - bizim kirli ve bayağı - dünyamızı değiştireceği söyleniyor.
    kendisini ari ve diğerlerinden üstün gören tek topluluk hatırlatırım ki asunción değil. ve mevcut dünyada senin benim gibi insanların bilmediği ve dünyayı değiştirecek ne silahlar vardır, şahsen aklımız almaz.

    --- spoiler ---

    neyse, ben kitabı baya beğendim. dönüp bir daha bile okuyabilirim bir süre sonra. bitmesin diye lokma lokma okudum nerdeyse. grange yazsın.
    ve fakat orijinalini okumadım ama türkçesinde çok sırıtan kullanımlar vardı, çevirisinin tekrar gözden geçirilmesi iyi olabilirmiş.
17 entry daha
hesabın var mı? giriş yap