48 entry daha
  • sadece bu yılın değil son yılların en iyi kdramalarından olduğunu iddia ediyorum ve emin olun bu yıl çıkan kdramalardan hatrı sayılır derecede izledim. bu yıl pasta gibi sungkyunkwan scandal gibi ya da my girlfriend is a gumiho gibi sevdiğim diziler çıktı ama secret garden çıkınca meydana hepsi silindi gitti diyebilirim. zaten aldığı reytingler ve net aleminde yarattığı kaos ile bunu kanıtlıyor, yılbaşı günü düzenlenen sbs kanalının drama ödüllerinde de hak ettiği ödüllere kavuşmayı başardı. peki neden bu kadar sevip, bağrımıza bastık, gece gündüz bahsedip, yeni bölümleri iple çeker olduk? hepsi aşağıda.

    konudan bahsedelim o halde. önce şunu cebe atalım, dizinin asıl meselesi ilk başta beden değiştirme olarak lanse edildi, ama başlayınca bundan çok daha fazlası olduğunu gördük. esas oğlumuz, kim joo won zengin ve yakışıklı bir iş adamıdır. ancak onun kızların gözündeki cazibesini azaltan bir de kusuru var. hayalimizdeki çalışkan adamdan hayli uzak olan bu arkadaş önemli belgeleri imzalamayı bile müdürüne bırakan, arada bir işe uğrayıp milleti azarlayıp dönen bir tip. hele bu karakterin bir evi var ki göl kenarında, boydan boya camı ve kitaplığı olan, anlatılmaz yaşanır. joo won'u hayli kilo verdiği gözlemlenen, my name is kim sam soon'dan tanıdığımız hyun bin canlandırıyor, canlandırmak ne kelime, yaşıyor.

    joo won'un bir de pek iyi anlaşmadığı kuzeni var ki kendisi dizideki 2 numaralı sevilesi, şirinlik abidesi karakterimiz oluyor. arkadaşımızın adı oska, bu garip ad gerçek adı değil tabi ki, kendisi ünlü bir şarkıcı, çapkın olduğunu söylemeye gerek yok ama bu çapkınlığın sebebinin geçmişten kalan bir kuyruk acısı olduğunu bilmek için de müneccim olmaya gerek yok.

    gelelim esas kıza ve dizinin asıl meselesine. daha önce pek haz etmeyip, bu dizi sayesinde bağrıma bastığım ha ji won'un canlandırdığı esas kızımızın adı gil ra im. kendisi bir dublör, tehlikeli sahnelerin sert kadını. karakter olarak da sert biri olan ra im, aynı zamanda çok azimli ve çalışkan. mütevazı bir evde arkadaşıyla beraber yaşıyor. ra im'in yumuşak karnı da var tabi, popçu oska karşısında tüm sertliğini kaybedip, "oppa" çığlıkları atan bir fangirle dönüşüyor.

    joo won ve ra im'in yolları tesadüflerle kesişiyor ve joo won daha ilk andan etkileniyor bu kızdan. kendisi de uzun zaman neden kendisini sürekli azarlayan bu sıradan kızdan hoşlandığını anlamıyor, üstelik joo won'un sıkça vurguladığı gibi ikisi toplumun farklı katmanlarında yer alıyor. bunun haricinde oska'nın çapkınlığı ve piçliğinin sebebi olan eski manitası da çıkıyor meydana ve her kdramanın olmazsa olmazı aşk dörtgeni oluşuyor. hatta dörtgenlikle de kalmıyor zira bir de ra im'den hoşlanan yönetmen var. ra im'inse dünyadan haberi yok.

    şimdi neden diziyi bu kadar beğendik? öncelikle alışıldık kore dizilerinden hayli farklı. hiç bir kdramada esas oğlan ilk bölümden kızın peşine düşmez. aynı zamanda bu kadar mantıklı da olmaz. yani joo won karakteri bir yandan da ne kadar farklı olduklarının bilincinde. ama diziyi asıl sevdiren şey karakterlerin sıcaklığı ve karşı konulamaz şirinliği. hyun bin tombik yanaklarını kaybetse de bu sevimli olmasına engel olmuyor. mesela joo won herkes iğrenç bulmasına rağmen ısrarla payetli, pullu eşofmanlar giyiyor. bir örneği şurdan görülebilir. eşofmanını beğenmeyenlere ise hemen markasını gösterip, el yapımı olduğunu söylüyor. hoşlandığı kızın orda burda hayalini görüp çıldırmanın eşiğine geliyor. asıl komedi ise ikili beden değiştirince başlıyor. joo won'un kızsal çığlıkları, kırıtık halleri, oska'yı görünce elinin ayağının birbirine dolanması izleyeni yarıyor. oska ise bir başka sevimli karakter. kendini beğenmiş popçu halleri, ahjumma saçlarıyla tam bir komedi. oska aracılığıyla kpop dünyasının perde arkasına da bakmış oluyoruz.

    dizi şu ana kadar bahsettiğimiz komedi yönü haricinde romantizmi de dibine kadar veriyor. özellikle ra im uyurken yanına joo won'un geldiği bir sahne var ki kayıtsız kalmak imkansız. joo won'un tüm şabalaklığına karşın yere basan konuşmaları, uçarı hallerine karşın sevdiğini sahiplenmesi, onunla beraber olmak için elinden geleni yapması izleyeni daha da bağlıyor- ki demir gibi katı ra im'i bile eritmeyi başarıyor. o kahveli sahneden sonra sıkıyorsa erimesin*.
    4 bölüm sonra sonlanarak ardında gözü yaşlı anlar bırakacak secret garden'ı şiddetle tavsiye ederim, özellikle uzak doğu yapımlarını sevenlere.

    fikir edinmek için teaserına bakabilirsiniz. dizinin hoş açılışı için de şuraya bakınız.
98 entry daha
hesabın var mı? giriş yap