38 entry daha
  • jazz'la baslayip jazz'la devam etmesi, benim gibi jazzfobik insanlari ifrit edecek, hatta cogu sahnede, kafa-bi-acayip-aabi hissiyatini vurgulama isteginden midir artik nedir, tabiati geregi yavsak bir enstruman olan saksofonun zarildayip durmasi, isleri daha da vahim hale getirecek, evvela onu bir soyleyeyim de jazz'la arasi olmayanlara ibretlik uyari mahiyetinde dursun burada, giriste.

    spider'in muziklerinin ardindan tam crash'inkilerle howard shore-david cronenberg ikilisine isinmaya baslamistim ki, naked lunch bu hevesimi heyecanimi ayni hizda sogutma becerisini gosterdi. artik sadece jazz kaynakli midir yoksa gerilim amacli vurgulardaki orkestral cilizliktan midir bilmiyorum, filmin genel gidisatinda muzigin ve seslerin yeterince etkili kullanilamayisi, yine beni uzdu, oh bebek uzdu. spider'in muzikleri eeh, crash'in muzikleri vay'sa, naked lunch'inkiler oeh'tir. umudumu a history of violence'a sakliyorum.

    'cekimler ve anlatim tarzinin benzersiz' oldugunu dusunenlere ne diyecegimi bilemememi, ciddi sinema kulturu eksigimle beraber, benzersiz diye isaret edilende 'birtakim cronenberg orjinallikleri' disinda herhangi bir unsur goremememe bagliyorum. mememe, evet, crash'in meme sahneleri bile daha enteresandi. ajan majan taklalarina ise hic deginmek istemiyorum, cronenberg'in gozde gorsel temasi donusum'u bi-siki-de-begenin-be-arkadas diye feryat edilen (begenilmeyen) the sozlukcu'ye donusumumle orneklendirmek istemedigim icin. uc sigara bir yemek molasinin ardindan hala 'yarisinda cikmak' yerine azimle dortte ucune kadar sabredip sonra vlc'yi usul usul, tipis tipis, adeta donuse donuse kapatmami ise cronenberg saygima bagliyorum.

    'modern'in rasyonele vurgusunu' reddetme gayesindeki alternatif yollarin virajlarini ve huzurlarini gozleyen yari-modern-kacamak-bireylerin his yumagi trajedisi ne uyusturucunun ve envai cesit uyaranin bohem telkinleriyle ne de davetkar daktilonun fetis'e-niyet-cinsele-hasret temali yaratiklari andirmasiyla sona erecek. ustan kacip us-disina siginan insani hevesle ve nefes nefese anlatan dolozoglu'nun hizini alamayip cam dibinde kanatlarinin sesi'ni cagirmasi, isin olmazsa olmaz'i olmasa da, tahmin edilebilir manzaralar klasorunde yerini hizla alan vak'a'lar dahilinde. adamin hayati hakkinda saglam spoyler yolladim, bi sikinti var mi sanat agbiler?

    son olarak, filmin basindaki alintiyi anayim ve bu entry de burada bitsin:

    "nothing is true, everything is permitted."
    -hasan sabbah

    "ha siktir lan ordan."
    -dostoyevski
26 entry daha
hesabın var mı? giriş yap