4 entry daha
  • başlığında "alıntı" göremeyince asıl yazmayı düşündüğüm entariden çark edip ibn battuta'nın hafıza insafına kalan mübalağlı kelamından birkaç satırı çalıp kaçacağım.

    1971'de milli eğitim basımevi tarafından yayımlanan ibn batuta seyahatnamesi'nden seçmeler birinci basım.. kitap üç bölümden oluşuyor; anadolu, kuzey türk illeri ve güneydoğu anadolu.

    "...bursa'da ünlü gezgin abdullah-i msri ile karşılaştım. bu zat zamanımızda yer yüzünü aydınlatan salih, dindar ve zahit kişilerin en önde gelenlerinden biridir. ancak seyahatlerinde çin'e, serendip adasına, magrib'e, endülüs ve sudan ülkelerine henüz uğramadığına göre, bu ülkeleri gezmiş ve görmüş bir kimse olarak, bu bakımdan da ben ondan üstün durumda bulunurum".

    "balıkesir beyi
    demir han adında kimseye faydası dokunmayan bir kişidir. babası bu beyliği kurmuş, çevresine halkı toplamış ise de, oğlu zamanında hiçbir gelişme görülmemiştir. ahali hükümdarlarının izinde gider, derler. sözü edilen beyi gördüm. bana ipekli bir elbise gönderdi. burada margalita adında bir rum cariye satın aldım".

    "... kırım toprağına ayak basarak ileride bulunan bir kiliseye doğru yürüdüm. kilisede sadece bir rahip bulunmakta idi. kilise duvarlarının birini üstünde ise başında sarığı, belinde kılıcı ve elinde bir mızrak bulunan bir arabın tasviri vardı. resmin önünde de bir yağ kandlili yanmakta idi. rahibe bu tasviri sorduğum zaman, peygamber ali aleyhisselamın resmidir cevabını alınca, hayretler içinde kaldım.
    o geceyi sözünü ettiğimiz kilisede geçirdik, akşam yemeği için tavuk pişirdikse de bunları sinob'tan getirdiğimizden gemideki bütün eşyalarımızı olduğu gibi deniz kokusu sinmiş olduğundan yiyemedik".

    "... sözü edilen mescide inişimiz daha bir saat olmamış idi ki, şimdiye kadar işitmediğimiz çan sesleri ile irkildik. sesler dört bir yandan gelmekte idi. bunlar beni ürküntüye uğrattı ve hemen yoldaşlarıma mescidin damına çıkarak kur'an-ı kerimle ezan okumlarını, zikr ve tehlil getirmelerini emrettim".

    "... rum erkekleri beyaz veya kırmızı renkteki uzun külahları ile, kadınları da başlarına doladıkları iri başlıkları ile tanınırlar. bu şehrin halkı ve belki bütün bölge ahalisi çirkin tutum ve davranışları ayıplamazlar. güzel rum cariyelerini satın alarak onlara fuhuş yaptırırlar. kadınlar elde ettikleri kazançların bir miktarını sahiplerine verirler. hatta burada kadınların erkeklerle birlikte hamamlarda çekinmeden fisk ve fücur ile eğlendiklerini işittim. bana söylendiğine göre belde kadısının bile hamamlarda bu şekilde çalışan cariyeleri varmış".

    "... haliç'in üzerine bir köprü yapılmışsa da şimdi harabolduğundan karşıdan karşıya kayıklarla geçilmek meburiyeti doğmuştur. bu ırmağın adı absumi'dir*. şehrin büyük parçası istanbul/kostantaniye adını taşımakta olup ırmağın doğu kıyılarında bulunmakta, imparator ile devlet erkanı ve nüfusun çoğu burada oturmaktadır. sokakları çarşıları taş döşeme kayraklarla kaplı ve geniştir. sanat erbanının her biri kendi bölgesinde yaşar, birbirlerine karışmaz ve her çarşının ayrı kapıları olup, geceleri kapatılır. çarşı esnafının ve sanatkarının çoğu kadındır".

    "... bu kilisenin içini gezemediğimiz için sadece dışından bahsedeceğiz. kilisenin adı kendi aralarında ayasofya'dır. bu binayı süleymen aleyhisselam'ın teyzezadesi barhaya'nın oğlu asaf'ın yaptırdığı söylentisi vardır. hıristiyanlık aleminin en büyük kilisesi olup, çevresi bir duvarla ayrılmıştır. bu suretle bina küçük bir şehri andırır. on üç kapısı bulunur. bir mil kadar genişlikte olan avlunun önünde büyük bir kapı vardır. buradan avluya girmek isteyenlere kimse mani olmaz. buraya yukarıda adı geçen ve imparatorun babası olan keşişle birlikte girdim. avlu mermer kayraklarla kaplı büyük bir salonu andırmakta, kiliseden gelen bir sur harkı ile ikiye bölünmekte ve harkın yan duvarları bir arşın yüksekliğinde pek güzel bir şekilde işlenmiş somaki mermerlerle kaplı bulunmkta idi".

    "... bu türkler ekmek ve buna benzer katı yiyecekler yemezler. davkı denilen anili'ye benzer bir darıdan yapılan yemeği pişirirler. önce suyu ateşin üzerine koyarlar, kaynayınca davkından bir parça atarlar, evde et varsa onu lime lime edip tencereye koyarlar ve birlikte pişirirler. yemek olunca herkesin hissesini bir tabağa koyup verirler ve tabaklardaki yemek üzerine yoğurt döküp içerler. ymeğin üzerine ise kısrak sütünden yapılan kımız adındaki içkiyi içerler. türkler iyi karakterli, kuvvet ve şiddet sahibi insanlardır".
20 entry daha
hesabın var mı? giriş yap