147 entry daha
  • üç saattir cottonwood cove'u izliyoruz. kankam boone ve ben. eski sniper yuvasının tam karşısında, bir sırtın üstünde, uçurumdan yarı yarıya sarkan bir kamyonun yanında. ratslayer sağolsun, keşif yapan leyjonerlerden üçünü öldürmeme rağmen daha kimsenin burada olduğumdan haberi yok. dün sabah kılık değiştirip elimi kolumu sallaya sallaya içeri daldım, hem kim nedir öğrendim hem de üç tane köleyi kurtardım. ama şimdi işimiz var.

    sonunda. aurelius of phoenix, camp searchlight'e radyasyonlu bombayı attırıp onlarca ncr askerinin vahşi ghoullara dönüşmesine neden olan orospu çocuğu az önce odasından çıktı. sanki kral pezevenk, kalesinin burçlarından ülkesine bakıyor. görürüz. öldürmek zorunda kaldığım zavallı askerlerden aldığım künyeleri yumruğuma dolayıp eski amerikan ordusu günlerinden kalma, yaşlı keskin nişancı tüfeğimin dürbününe eğiliyorum.

    aurelius küçük balkonunda volta atıyor. suratında gururlu bir sırıtış var, belki de kalede onu bekleyen köle kızları düşünüyordur.

    nişangahı tam suratının ortasına getiriyorum. o köle kızlar bu akşam en azından bir işkencecilerinden kurtulacaklar. nefes al. nefes ver. tut. tetiği hafifçe sık.

    .308'lik mermi lejyon köpeğinin beynini aşağıda hayranlıkla liderlerini izleyen kırmızılı piçlerin üzerine saçıyor. kafamı çevirip hafifçe işaret veriyorum. boone, suratında beton gibi bir ifade, gözlerinde çakan kızıl bir intikam ışığıyla, uzanıp tek harekette sürgüyü çekiyor.

    radyoaktif maddeyle dolu variller, yamaçtan aşağı paldır küldür yuvarlanıyorlar. lejyon köpeklerinin sağa sola koşuşturmaya başladıklarını farkediyorum. ama çok geç. varillerin içindeki nükleer atıklar, korumalı varilleri ve kamyonlarından kurtulduklarında bir canlıyı saniyeler içinde öldürecek kadar güçlüler.

    onlar teker teker durur, düşer ve kıvranarak ölürken onları izliyorum. bir kez daha elimdeki künyelere bakıyorum.

    boone yanıma gelirken yavaş yavaş üzerindeki radyasyon kıyafetini sıyırıyor. ben ise combat armor'umun kaskını çıkarıyorum. eski ncr sniperi dostum, bana bakıp sırıtıyor.

    "a pair of fucking problem solvers, we are."

    "last thing they never saw."

    bana bir selam çakıyor, ve ed-e'ye gelmesi için bir ıslık çalıyor. ben ise pipboy'umu kurcalayıp, radio new vegas'a çeviriyorum. johnny guitar'ın ilk notaları tıngırdamaya başlarken, camp searchlight'e doğru tırmanıyoruz. çavuş astor bu haberleri sevecek.

    tanım: havaya sokan oyundur.
278 entry daha
hesabın var mı? giriş yap