838 entry daha
  • ben: b
    pizza getiren kişi: pgk

    b: iyi akşamlar, kolay gelsin.
    pgk: saolun… buyurun siparişiniz.
    b: teşekkürler, yalnız 30 dakika süresini geçirdiniz, ödemem gerekmiyor sanırım?
    pgk: olamaz, daha önce hiç geç sipariş getirmedim. bu da gecikmedi.
    b: (ne alaka?) sizin hatanızdır, değildir bilemiyorum. buyurun sipariş saati, sizin getirme saatiniz de şu, 2 dakika gecikme var.
    pgk: yok, yok. yanlıştır o.
    b: yanlış olamaz, direkt olarak yemeksepeti’nin belirttiği sipariş zamanını gösteriyorum size.
    pgk: ben zaten aslında zamanında getirdim siparişinizi. adresinizi eksik yazmışsınız. 5 dakikadır evinizi arıyorum ondandır bu gecikme. duymanız gerekirdi, baya korna çaldım, koşturdum dışarıda.
    b: nasıl olur? siparişi yemeksepeti’i üzerinden veriyorum. hem açık adres, hem de adres tarifi olabilecek en doğru şekilde yazılı. ev de bulması kolay bir yerde. şu ana kadar hiçbir siparişte de sorun çıkmadı. bir hata varsa, sizden kaynaklanıyordur.
    pgk: hava zaten yağmurlu, yağmurlu havalarda bu kampanya uygulanmıyor yani. yerler ıslak, ben pizzanız için hayatımı tehlikeye mi atıyım? bunu mu istiyorsunuz?
    b: hayatınızı tabii ki tehlikeye atın istemem, ancak böyle bir kampanya yapılıyorsa, sizlerin güvenliğini de hesaba katmalı firma. bu benimle ilgili bir durum değil. basit bir yağmur yağması halinde kampanyanın durdurulacağı hiçbir yerde de yazmıyor. ( kötü hava koşullarının olduğu günlerde geçerli değildir gibi bir ibare var yalnızca, ki o sırada yağmur bile yağmıyordu, yerler ıslaktı sadece. bu ibareden “her yağmur yağdığında kampanya durdurulacaktır” gibi bir anlam kesinlikle çıkmıyor) yerler her azıcık ıslandığında kampanyayı geri çekecekseniz bütün kış bu uygulamayı kaldırıyor olmanız gerekir.
    pgk: yok siz bilmiyorsunuz, yağmur yağdığında kalkar yazıyor zaten.
    b: merkezle konuşmak istiyorum, arayabilir misiniz?
    pgk: telefonum yok. (ki siparişi getirmeden önce kendisi bizzat aradı beni adresi tekrar sormak için)
    b: peki söyleyin numarayı ben arayayım. bu işi aramızda çözemiyoruz. (bu sırada pizzalar da soğuyor tabii)
    pgk: bilmiyorum ben merkezin numarasını. internetten bulun isterseniz.

    dedi, ben kabul edip içeri yönlendiğimde ise arkasını döndü ve merdivenleri inmeye başladı. bir yandan da şöyle bağırıyordu:

    pgk: 2 dk için bunu yaptığınıza inanamıyorum ya, böyle şey olmaz. 2 dk için bunu yapıyorsanız bir daha aramayın, sormayın bizi!!

    e ahali bu nedir şimdi?

    öğrencilik hayatım boyunca hiç yoksa bir 50 siparişim vardır kendilerine. önceleri 30 dakika filan takmayıp parasını veriyordum. sonra düşündüm de, söz konusu 30 dakika uygulaması, yaptıkları icabın bir parçası, ben de bu uygulama ile kabul ediyorum tekliflerini. uygulamayı talep etmezsem en basit tabirle enayi yerine konulmuş olmaz mıyım? olurum. menüye 20 lira yazıp, parayı alırken 30 lira istemelerinden bir farkı var mı, 30 dakikadan sonra bedava diyip, para istemelerinin? e yok.

    hakkımı talep etmeye karar verdim tabi sonrasında da, vermez olaydım diyorum şimdi. ilk gecikmelerinde de iki saat uğraştırdılar (şimdiki siparişin parasını ödeyin, bir sonraki siparişiniz bedava olsun dediler – kabul etmedim), ikincisinde ise şu tavırlara maruz kaldım.

    söz konusu olay sonrası tabi ki arandım tekrar, özür kısmını basit ve kısa tutup değerli paracıklarını talep ettiler. ben de gelen adama aynen ödedim paralarını. alacakları son para da budur benden.

    velhasıl kelam 30 dakika uygulaması olmasa da sipariş vereceğim firmaydı. ancak bu uygulama nedeniyle maruz kaldığım tavırları kabul edemiyorum artık. beyoğlu dominos şubesi çalışanlarının bu tavırları nedeniyle bir müşteriyi kaybettiler.

    umurlarında mıdır? hiç sanmıyorum. amacım buraya biraz içimi dökmek, biraz siz de yemeyin mesajı vermek.

    yok illa yiyeceğim diyorsanız da, rica ediyorum bedava pizzanızı talep etmeyi unutmayın.

    edit:

    1- öncelikle bu kadar basit bir konuda bile (bir müşterinin bir firma hakkındaki şikayeti), işin aileyi kapsayan küfürlere ve aşağılamalara geliyor olması gerçekten çok garip. bu eyleme girişenlerin bir tür bunalım içinde olduklarını düşünüyor, yardım almalarını diliyorum. buraya gelip küfrederek sorunlarınızı çözemezsiniz a dostlar.
    2- olayla ilgili belirtmeye gerek duymadığım ayrıntılar nedeniyle de laf edilmiş. getiren kişinin dediği ve benim gereksiz tartışmaya girmemek için kabul ettiğim iki dakikalık gecikme aslında 5 dakikadır. yemeksepeti’ne yönlendirme zamanını sorarak öğrendiğim bu bilgiyi, mail’in görüntüsünü paylaşarak da kanıtlayabilirim. 2 dakikalık gecikmeyi, pizza getiren kişi fiş kesim zamanından itibaren hesaplamıştır. bu sefer de “5 dakika için arıza çıkaran dangalak” olabilirim tabii. ama o zaman siz söyleyin bana: 30 dakika yazan sınır, kaç dakika geçilmeli ki ben hakkımı talep edeyim?
    3- kaldı ki 2 veya 5 dakika olsun, gerçekten fark etmiyor dostlarım. kampanyayı yapan kişiler 30 dakika sınırı koymuşlar. “30 dakika diyoruz ama 2 dakikalık gecikme de olabilir aslında” gibi bir ibare yok. kimse de kendilerini böyle bir kampanya yapmaya zorlamadı bildiğim kadarıyla. “2 dakika gecikmiş canım ne var bunda?” lafını firmayla alakası olmayan insanlardan duymak beni şaşırtmıyor, cahilliktir deyip geçiyorum, ancak kurumsallaşmış bir firma olma iddiasındaki bir şirket bunu diyemez. derse en hafif tabirle amatörlüktür, ki bence müşteriyi enayi yerine koymaktır. bunun istanbul’un trafiğiyle, şehir yaşamının zorluğuyla, ülke toplumumuzun sosyolojik durumuyla veya sizin arkadaşlarınızla olan bireysel ilişkilerinizle alakası yoktur. bir firma kampanya yapacaksa, bunların hepsini hesaba katmalıdır. düşünelim: 30 liralık hesap çıkarıp, 32 lira isteseler sizden ve siz de vermeyi reddetseniz. biri de çıkıp “ paçoza bak, 2 liranın hesabını yapıyor. anan da babanı 2 liraya sikmişti zaten, allahın paçozu!” diye aşağılasa, ona neler derdiniz acaba?
    4- üç kuruşa çalışan, gariban pizza getiren elemanı savunan arkadaşlar da şunu bilmelidirler: kampanya şartlarının yazıldığı resmi sayfada, geç getirilen siparişlerden dolayı bu kişilerin ücretinin kesintiye uğramadığı belirtiliyor. yoksa 3 kuruşa çalışan adamın üstünden pizza yemeye çalışan insanlar değiliz. ha yok kesiyor diyorsanız hala, bu firmanın ikiyüzlülüğüdür. bunun faturası müşteriye kesilemez. kaldı ki pizzayı getiren kişi böyle bir durumu belirtse ve insanca rica etse yine uzamayacak bir durum var ortada. rahat yatın diye söylüyorum: emekçinin yanında olan arkadaşlar tasalanmasın hiç, emekçi arkadaşınız kendisiyle tamamen düzgün bir konuşma yapmaya çalışan adama hak etmediği laflarını sıralamıştır, sonra da ağababalarına beni şikayet edip, başka birini gönderterek firmanın parasını da bende bırakmamıştır. aslanım emekçi.
    5- olayı biraz daha anlatırsak, ki bazılarının buna ihtiyacı var sanırım, burada sorun sadece 2 dakikalık gecikme veya 30 liralık hesap değildir. cebimde cüzdanım, ödemeye hazır bir şekilde açtım kapıyı. pizzayı getiren bu insanın tavırları da irdelenmeli. bedava hakkımın olup olmadığını tamamen güler yüzlü ve nazik bir şekilde sormama rağmen, sormamla birlikte somurtmaya başlayan – küstah cevaplar veren bu insan, beni de germiştir. ben buna rağmen makul bir şekilde konuşmaya çalışırken, tamamen hak etmediğim bir şekilde arkasını dönüp bağırarak giden kişi de kendisidir. yukarıdaki diyalog tamamen yaşanılanın aynısıdır. makul bir şekilde hak aramak ne zamandan beri kötü bir şey oldu da, ben böyle tavırları hak etmiş oldum? yaptığım sadece soru sormaktı, bahane yerine kabul edilebilir cevaplar verilmiş olsa zaten ödemem diye tutturacak değilim. firma da bunu üstünkörü bir “haklısınız efendim, neyse biz arkadaşı yolluyoruz, o parayı alsın sizden?” ile geçiştirmiştir.

    zamanın ötesi bir edit:

    öncelikle bu kadar uzattığım için özür diliyorum.

    başka bir tanım: bir kampanya uydurup, sömürdüğü kuryeleri de kalkan olarak kullanan firmadır.

    arkadaşlar,
    kuryeleri bu kadar önemsiyorsanız, çalıştırdığı insanları hiç önemsemeden kampanya yaratan firmaya sinirleniniz. hakkını arayan müşteriye değil. siz kuryenin ekonomik güçsüzlüğünü düşünüp bedava pizza talep etmeseniz de, talep eden müşteriler her zaman olacaktır, yani sizin "bonkörlüğünüz" emekçiyi kormaya yeterli değildir. bu kadar emekçinin yanında insanlarsanız, çalışanlarını sömüren bu firmaya da para kazandırmazsınız.

    bunun yerine tek suçu hakkını aramak olan müşteriye çatıyorsunuz. bence yanlış içindesiniz.

    ayrıca belirttiğim gibi, pizzayı getiren kişi de, kendisine karşı hiçbir yanlış tavrı veya lafı olmayan, sadece hakkını aramak amacıyla sorular soran müşteriye hak etmediği laflar ederek de haksız duruma düşmüştür.

    gelen onca mesaja cevap olarak söylediğimi tekrar söylemek istiyorum buradan izninizle:

    bir firma size böyle bir haksızlık yapsaydı, ben sizin yanınızda olurdum. hakkınızı aramanızı da desteklerdim. siz desteklemiyorsunuz beni madem, canınız saolsun.
3676 entry daha
hesabın var mı? giriş yap