7 entry daha
  • bir milletvekili beyanı.

    kapak gibi cevap bizzat dönemin yunan ordusu başkomutanı trikupis'ten geliyor. uzağa gitmeye gerek yok.

    "akşam’ın röportaj yazarı hıfzı topuz 1952 yılının mart ayında istanbul valisi ve belediye başkanı ord. prof. fahrettin kerim gökay’la birlikte atina’ya gider. gökay’ın görevi de türk - yunan ilişkilerinin düzeltilmesi için ortam hazırlamaktır. atina büyükelçimiz ruşen eşref ünaydın’ın düzenlediği kokteyle parti liderleri, bakanlar, gazeteciler katılır. topuz bir ara yaşlı bir kişiyle tanışıp, isminin de general trikupis olduğunu öğrenince çığlık atar.

    - yoksa siz istiklal savaşı’nda esir düşen yunan orduları başkomutanı general trikupis misiniz?

    yaşlı adam evet cevabını verdikten sonra topuz ertesi sabah erkenden emekli başkomutanın evine gider.

    - generalim, ankara’nın kapılarına kadar geldikten sonra savaşı nasıl kaybettiniz? atatürk’e kılıcınızı siz mi verdiniz?

    general derin bir iç geçirdikten sonra anlatmaya başlar.

    - bizim menfaatimiz balkanlar’da, makedonya’da, adalar’da olabilir ama anadolu’dan bize ne? ne diye bizi oralara gönderdiler. artık itiraf etmekten çekinmiyorum, bizim anadolu savaşında bir menfaatimiz yoktu. yabancı devletlere alet olduk. anadolu, muazzam hata idi.

    o günlerin acısını tekrar yaşayan trikupis sözlerini sürdürürken gazeteci de yakaladığı haberin heyecanıyla adeta sarhoş olmaya başlar.

    - savaşın kötüye gittiğini gören yaverim bir ara yanıma gelip, “kılıçlarımızı yok edelim" dedi. ben de kılıcımı yaverime verdim, o kırdı. kurtuluş ümidi kalmayınca teslim oldum. türk karargahına götürüldüğüm zaman garp cephesi komutanı ismet inönü beni karşıladı. inönü’yle birlikte başkomutanlığa gittiğimiz zaman mustafa kemal, “generalim üzülme. napolyon da savaş kaybedip, tutsak olmuştu. lütfen kendinizi burada tutsak saymayın. konuğumuzsunuz. yakında her şey düzelecek" dedi. atatürk’ün bu ince ve nazik davranışından sonra çok rahatladım.

    yunanistan başbakanı venizelos’la ayrı ayrı cephelerde türk - yunan dostluğunun temellerini atan trikupis, uzun söyleşinin sonunda topuz’a, istiklal savaşı’ndaki yenilgisini anlatan rumca bir kitabını imzalayıp verir. bu müthiş röportaj 1952’nin nisan ayında akşam’da yayınlandıktan sonra topuz’un gazetecilikteki itibarı iyiden iyiye artar.

    dokuz yıl sonra demokrat parti’nin yayın organı zafer gazetesi, inönü’nün general trikupis’i ne esir ettiğini, ne de yüzünü gördüğünü yazar. chp’yi tutan dünya gazetesi ise hıfzı topuz’un yıllar önce yaptığı ropörtaja dayanarak şu başlığı atar:
    “trikupis iktidarı tekzip ediyor: beni teslim alan inönü’dür."

    (bkz: http://www.milliyet.com.tr/…/07/25/yasam/yas02.html)
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap