105 entry daha
  • şem etrafına pervanedir, pervane. hemen herkes tarafından bilinen bir hikâyedir ya, uzun uzadıya anlatmaya lüzum yoktur. şem'in nuru etrafına seyyaredir pervane; artık şem, şems olmuştur. şem(s) etrafında dönen kamer gibi vecd içinde kendinden geçen pervane cazibesine kapıldığı şems'ten doğan ışık parçacıklarıyla yetinemez, atar kendini aşkın uçurumuna. artık ne vuslat endişesi kalmıştır, ne acı, ne ıztırâp. aşk'ta fani olmuştur pervane.

    bilinir ki, bekâ fena'dan çıkar.
    böylece ebedileşir pervane, yüz yıllar boyunca kendini âşık sananların malayani sözlerine istinad olur.

    halbuki pervane, gül'ün aşkından vaveylâ eden, geceden sabaha başında göz kırpmadan beklese de, güneşin doğuşundan güneşin batışına kadar dermanı olarak saydığı gül'e derdini haykıran bülbül'e nazire edercesine bir kere bile of dememiştir; ne şem etrafına pervane iken ne de yanarak ölürken.

    şeyh sadi i şirazî, pervane'ye olan hayranlığını bülbül'e seslendiği şu sözlerle bildirir:

    "ey bülbül! sen aşkı pervaneden öğren. o, âşık olduğu şemin nuru etrafında, döne döne yandı, tutuştu. canı çıktı. fakat sesi çıkmadı."

    (bkz: bendeki suz i dil var mıdır acep)
79 entry daha
hesabın var mı? giriş yap