• ben bal arısı gibiydim senden önce
    bak pervanelere döndüm seni görünce
    yana yana kül olsam her an, yine de senden ayrılamam
    yoluna adadım ömrümü ben sensiz olamam
    yana yana kül olsam her an, yine de senden ayrılamam
    bin yıl yaşasam yine sana doyamam
    sana gönlümü verdim ey nazlı güzel
    seni almazsam gözlerim açık gider
    bana ellerini ver hayat seni sevince güzel
    yoluna adadım ömrümü ben gel kaçma güzel
    bana ellerini ver hayat seni sevince güzel
    sana gönlümü verdim nazlı güzel
    sana gönlümü verdim ey nazlı güzel
    seni almazsam gözlerim açık gider
    bana ellerini ver hayat seni sevince güzel
    yoluna adadım ömrümü ben gel kaçma güzel
    bana ellerini ver hayat seni sevince güzel
    sana gönlümü verdim nazlı güzel
  • ben balarısı gibiydim senden önce
    bak pervanelere döndüm seni görünce
    yana yana kül olsam her an
    yine de senden ayrılamam
    yoluna adadım ömrümü ben
    sensiz olamam...

    diye devam eden ozdemir erdogan ın cok hos bi parcasının adı..
  • yüksek sadakat'ın neden bilmiyorum en sevdiğim şarkısıdır. ve yine bildiğim kadarıyla "az bilinen" bir şarkısıdır.

    ben anlamak istediğim gibi anlıyorum şarkıyı. zaten yoruma açık olması ve de tasavvuf öğeleri barındırması, şarkının karşı cinse yazılmış şeklinde yorumlanmasının ötesine geçiriyor kişiyi.

    --- spoiler ---

    sen parla ben döneyim aşkının etrafında; bir yanıp bir söneyim alacakaranlıkta.

    --- spoiler ---

    mikro alemdeki atomlardan makro alemdeki gezegenlere kadar hepsi dönüyor zaten o'nun aşkının etrafında.
  • bir sır bilir ve bu sırrı söylemeden lisan-ı hal ile anlatır.

    kısadır ömrü, kısa olduğu kadar değerlidir belki. ama o hiç düşünmeden ateşe uçar. bedeni alevler arasında kül olur, canı ateşe ilhak olurken. aşk'ın manasını aşikar eder gözlere, intihar sanılan uçuşuyla. halbuki o vuslattır. çünkü aşk, maşukta erimektir, fenaya ermektir.
  • küçük bir kırıklığın ezgisi.

    beş yıldızlı bir oteldeyim.
    tatil değil, iş için.
    antalya'yı bilenler bilir , lara'da beş yıldızlı oteller dipdibedir.
    sıcak bir yaz akşamı
    yan otelin havuz başında düğün varmış meğer
    genç çiftin ilk dans parçasıymış bu
    şarkı çaldı
    onlar dansetti
    ben izledim balkondan

    ilk kez o akşam
    hiç istemediğim kadar;
    peşimde pervane olan biri olsun
    sıcak bir yaz akşamı
    evleneyim istedim.
  • şem etrafına pervanedir, pervane. hemen herkes tarafından bilinen bir hikâyedir ya, uzun uzadıya anlatmaya lüzum yoktur. şem'in nuru etrafına seyyaredir pervane; artık şem, şems olmuştur. şem(s) etrafında dönen kamer gibi vecd içinde kendinden geçen pervane cazibesine kapıldığı şems'ten doğan ışık parçacıklarıyla yetinemez, atar kendini aşkın uçurumuna. artık ne vuslat endişesi kalmıştır, ne acı, ne ıztırâp. aşk'ta fani olmuştur pervane.

    bilinir ki, bekâ fena'dan çıkar.
    böylece ebedileşir pervane, yüz yıllar boyunca kendini âşık sananların malayani sözlerine istinad olur.

    halbuki pervane, gül'ün aşkından vaveylâ eden, geceden sabaha başında göz kırpmadan beklese de, güneşin doğuşundan güneşin batışına kadar dermanı olarak saydığı gül'e derdini haykıran bülbül'e nazire edercesine bir kere bile of dememiştir; ne şem etrafına pervane iken ne de yanarak ölürken.

    şeyh sadi i şirazî, pervane'ye olan hayranlığını bülbül'e seslendiği şu sözlerle bildirir:

    "ey bülbül! sen aşkı pervaneden öğren. o, âşık olduğu şemin nuru etrafında, döne döne yandı, tutuştu. canı çıktı. fakat sesi çıkmadı."

    (bkz: bendeki suz i dil var mıdır acep)
  • zeki alasya metin akpınarın oynadığı "petrol kralları" adlı kült filmde enstrumental versiyonu çalan,ruh okşayıcı masum bir özdemir erdoğan eseridir...esin enginden de ayrı bi güzel dinlenesi, zuhal olcay icrası da fena diildir ama kasnak vuruşlarının ve zuhal olcayın gereksiz düzgün diksiyonunun parçanın bütününü ve konsantresini bozduğunu düşündüğüm eser
  • zuhal olcayın soyledigi sarkinin klibini izleyince haluk bilginer e birkez daha "ulan bu kadın bırakılır mı be !!" diyecek olursunuz.
    şarap gibi kadın tabiri zuhal olcay gibiler içindir.
  • ışığa karşı obsesif duygular besleyen bir kanatlı türüdür. ışık kaynağının sıcaklığı dahi kendisini durduramaz. gerekirse yanıp ölene kadar o ışığın peşinde koşar.

    edebiyatta "pervane" kelimesinin kullanımı da bu anlama bağlıdır. genelde aşka dair eserlerde görülür ki :

    1. aşkı insana ne kadar acı verse de yaşayacaktır
    2. sevilen kimse ölüme sebebiyet verecekse dahi sevmeye devam edilir.

    bir de özdemir erdoğan'ın pervanesi vardır - bu pervane zuhal olcay tarafından da yorumlanmıştır (bkz: basucu sarkilari 2) - ki o da aşıkı öldürür.
    rakıdan öldürür, hüzünden öldürür efendim.
  • zuhal olcay araliksiz soylesin istedigim sahane sarki.bu satirlarin sebebi ise, 'yana yana kul olsam her an,yine de senden ayrilamam' cumlesinin,tam da az evvel itibariyle bu sarkiyi dinlerken calan telefondaki adami her gordugumde aklimdan gecen cumle olmasi. pervanelere dondum ki nasil dondum,ve canim,seni gordugum her seferde,kapilarin filan tepesine asilan sinek yakalama aletlerinin cikardigi ses gibi 'cizzzz' diye yaniyor.seni gormedigimde olanlari ifade edicek bir ses veyahut kelime ise bulamadim,bulamam da muhtemelen.'nasil bu kadar guzel gulunebilir?' diye her gun sasirmaktan yorulmuyorum.bunca zaman sonra hala iki damla uykusuz gorunce seni,icimde,bunca zaman bu kadarini nerde biriktirmis oldugumu hiiic anlamadigim bir sefkat tasmasi yasaniyor.yuzune baktigimda,yapamayacagim herhangi bisey olmadigini hissedip,sen gorus alanimdan cikar cikmaz,dunyada benden daha sefil tek bi yasam formu bile olmadigina emin oluyorum.hayat,daha once hic olmadigi kadar,ancak 'seni sevince guzel'. bu kadar cira misali yanmisligin arasinda,durumun vehametinin farkina varmak yerine,bu kadar mutlu olabilmeyi de sana borcluyum heralde.o yuzden sana binlerce tesekkur,eder,sarkimi mirildanarak uzaklasmak isterim.
hesabın var mı? giriş yap