• iran coğrafyası için savaş taktiği genelde şu şekildedir/şekildeydi:

    iran için tehdit olabilecek iki büyük güç vardır, bunlardan biri steplerden gelen ve mobil ordulara sahip olan göçebeler*, diğeri ise önceleri hellenistik sonraları romalı olan ordularının çekirdeğini disiplinli piyadelerin oluşturduğu devletler. sahip olduğu nüfus gücü mezopotamya uygarlıklarına karşı zafer kazanmaya yetecek güçteydi.

    steplerden gelen ve son derece mobilize olan ordulara karşı iran önceleri satrap olarak isimlendirdikleri yerel beylerle anlaşma yoluna gitti. bu anlaşma karşılıklı çıkar ilişkisiydi ve bir bakıma ilk tımar sistemi uygulamalarından biriydi. yerel beyler belirli sayıda süvari yetiştirir, bu süvarilerin teknik ve lojistik ihtiyaçlarını karşılarlardı, bunun karşılığında da toprakları işletirlerdi. böylece şövalyelerin temeli diyebileceğimiz ağır süvari sınıfı ortaya çıkmıştır; yani cataphract. bu cataphractlara ek olarak iranlılar turanik kavimlerin ordularının çekirdeği olan hafif süvari ve atlı okçularla da tanışmış ve bunları ordularında son derece etkin bir şekilde kullanmışlardır, hatta öyle ki belki yerleşik hayata sahip bir ulus olmalarından belki de başka sebeplerden ötürü atlı okçunun geriye dönerek ok atması kendileri ile ilişkilendirilmiştir; yani part atışı. bu süvarilerden özellikle ağır olanları yavaş oldukları için bozkırın süvarileri ise hızlı olmalarına rağmen ağır süvarilerin zırhını delemediklerinden ötürü iki grubun arasında bir çeşit modus vivendi oluşmuştur.

    piyade sistemi ise ortadoğu coğrafyası ile son derece yakın ilişkilere sahip bir toplum olmasının da etkisiyle kahveden çağırılan adamlardan oluşur. bunlara ek olarak tekrar tımar sistemi ve kralın*** yakın korumaları ile sayıca az, ama savaşta son derece etkin olan bir piyade sınıfı oluştu. bu grup piyade yetiştirmede haklı bir üne sahip olan romalılar tarafından da övülmüş olunacak ki romalılar gruba latincede ölümsüzler anlamına gelen immortals sözcüğü ile isimlendirdiler. grup özellikle sasaniler zamanında son derece etkin bir rol oynamıştır.

    şöyle bir inceleyecek olursak iranlıların geçmişten ders çıkardıkları kanaatine erebiliriz. pers yunan savaşları'na kadar geçen süreç içerisinde farisiler ordularında mezopotamya ya da kafkas uygarlıklarından öğrendikleri chariotlara*** sahiplerdi. bu atlı arabalar gariban piyadelere karşı ne kadar etkin olurlarsa olsunlar disiplinli phalanx lejyonlarına karşı etkisiz kalmışlardır. şunu da belirtelim bir kumandan askerlerini zafer için kendilerini kurban etmelerini sağlayarak savaşmalarını sağlayabilir, fakat içgüdülerinin yaşamını belirlediği olan bir hayvandan yani attan bunu beklemek mantıksızdır. sayıca az olan ve meslekleri askerlik olan piyadeler arka arkaya pers yunan savaşları'nda sonra da iskender'in harekatında disiplinli piyadelere karşı kaybettiler ve bu yenilgi imparatorluğun helen kontrolüne girmesine kadar devam edecek süreci başlattı. böylece askerlik mesleğini yapan daha bilinçli bir sınıf da iran'da doğacaktır ki partlar zamanında askeri sistemler iyi-kötü bir şekilde düzene girecektir. mobilize olan turani kavimlerle yaptıkları mücadeleler iran'ın süvari sınıfının güçlenmesine neden olmuş olacak ki partlar en büyük rakipleri romalıların aksine disiplinli piyadelere değil disiplinli süvarilere ağırlık verdiler ve etkin kullanılan süvarinin yani mobil olan bir ordunun piyade karşısında ne denli üstün olabileceğinin sonucu roma'nın tarihinde almış olduğu en büyük hezimetlerden birine neden olacaktır, carrhae savaşı.

    bizans ile birbirlerini yemeleri sonucu iki devletin de zayıflaması ile başlayan süreç iki devletten birinin geniş topraklarını araplara kaptırmasına diğerinin ise tamamen yıkılmasına neden olmuştur. iran'ın arap/islam kontrolüne girmesinden bir kaç yüzyıl sonra türkler iran üzerinden anadolu'ya akacaklardır. bu esnada devletler sürekli olarak yıkılıp yeniden kurulduğundan, siyasi olarak kesin bir erkin olmamasından**** ve savaş sistemini topyekün değiştirecek bir icatın gelmemesinden ötürü iran'da askeri sistem geçmiştekine benzer bir şekilde devam etti, işin içine biraz daha mezhep ve din vurgusu girmişti sadece.

    barutun icadı ve ateşli silahların etkin şekilde kullanılınca az kayıp verip bir orduyu yenmenin ne demek olduğunu iran coğrafyası insanları 1514 senesinde gerçekleşen çaldıran savaşı ile öğrendiler ve bu kez ateşli silahlara da ağırlık vermeye başladılar. hatta iran'da o kadar iyi arkebüz üretilirmiş ki bir tane venedik elçisi senatosuna yazdığı mektupta bu silahların en teknolojik ve iyi silahlar olduğunu, türklerin iran ile işini bitirince ve böyle silah üreten yerlere de sahip olunca bütün avrupa'ya hakim olacağını falan ileri sürmüştür. genel olarak osmanlıların xvii. yüzyılın sonuna kadar orta avrupa'da son derece güçlü olduğunu varsayarsak, iran coğrafyasının osmanlılara karşı avrupa'ya nazaran daha sağlam bir duruş sergilemesini de bir bakıma anlayabiliriz.

    xviii. yüzyıldan itibaren gelişen siyasi olaylar ve rakiplerinin de askeri sistemlerinin çok değişmemesi** iran'ın askeri sistemini pek fazla değiştirmedi. arada iran kazak tugayı gibi oluşumlar oldu, bu sefer örnek ruslardan alınmıştı. yine de iran gerek rusya'nın gerekse ingiltere'nin nüfuz alanında olduğu için ve iki grupta bir şekilde üstünlüğünü kuramadığından ötürü modern zamana kadar sahip olduğu askeri sistemi çok değiştirmedi, modern zamanlardan itibaren dünyada diğer ülkelerin askeri sistemlerine benzer bir askeri sistem oluşturdu.
13 entry daha
hesabın var mı? giriş yap