suriye

• suriye'nin humus kentine bağlı, hula kasabasında geçtiğimiz hafta meydana gelen ve 49'u çocuk, 108 kişinin yaşamını yitirdiği vahim katliam, bu ülkeye yönelik bir yıldan fazla bir süredir başlatılan nato müdahalesinin, yeni bir evreye girdiğine işaret ediyor.
  
  bir yıldır, abd, katar, suudi arabistan, kosova, libya ve türkiye'nin para, silah, adam ve eğitim yardımı yaptığı muhaliflerin, suriye ordusu karşısında dikiş tutturamaması, halkın istenildiği gibi yönetime karşı toplu bir isyana kalkışmaması ile açıkça bu ülkede iç savaş çıkaracak katliamlar icra edilerek, dış müdahalenin önü açılmak isteniyor.
  
  hula'daki vahim olayın ardından geçen bir hafta sürede ortaya çıkan yeni deliller, katliamı kimin icra ettiğini net bir şekilde ortaya koyuyor.
  
  delliler neler:
  
  - hula, hiçbir zaman muhalif grupların dikiş tutturduğu bir yer olmadı ve katliamda öldürülenler de yönetim karşıtı eylemlere katılan insanlar değildi.
  
  - hula'da öldürülenler arasında milletvekili abdulmuti meşleb'in yakınları ve akrabaları bulunuyordu. meşleb, yönetim yanlısı bir isimdi.
  
  - katliam meydana geldiği sırada, bölge silahlı grupların denetimi altındaydı. kentteki beş askeri noktaya ve devlet hastanesine de saldıran gruplar, hula'yı kontrol altında tutuyordu. suriye ordu birlikleri ise saldırıyı püskürtmeye çabalıyordu. bu birlikler, savunma noktalarından ayrılmamışlardı.
  
  - katliamın olduğu sırada, suriye ordusu bile kente girememişken, esad yönetimine bağlı, çoğu hafif silahlar taşıyan şebbiha milisleri nasıl kente girebilir? bu kişiler ellerinde tanksavar, havan topu ve makineli tüfekler bulunan muhaliflerin gözünün önünde nasıl katliam yapmış olabilir?
  
  - katlimın ardından bazı paylaşım sitelerinde, katliam görüntüleri yayınlanmaya başladı. eğer şehirde şebbiha milisleri varsa ve eğer özgür suriye ordusu'nun iddia ettiği gibi ordu birlikleri varsa, bu görüntüler nasıl uluorta kaydedilebilindi?
  
  - katliam neden, suriye'nin sonuna kadar desteklediği, muhalefetin "esad'a zaman kazandırdı" diye suçladığı ve başından beri sabote etmeye çalıştıkları, birleşmiş milletler suriye özel temsilcisi kofi annan'ın planlanan ziyaretine denk geldi? esad, ülkesinde 300 bm gözlemcisi varken ve planını desteklediği annan'ın ziyaretinden önce bu çapta bir katliam yapacak kadar salak mı?
  
  - katliamın ardından neden suriye bm gözlemcilerini kente davet etti, neden soruşturma açtı, neden soruşturma açılmasını istedi? örneğin, hatırlanacak olursa, israil ordusu sabra ve şatilla mülteci kamplarında katliam icra ederken bu bölgeye çok daha sonra bile bm gözlemcilerinin girmesini engellemişti...
  
  - bir yılı aşkın bir süredir silahlı gruplar varken, esad neden bu grupların etkinliklerinin en çok zayıfladığı ve güçsüzleştiği dönemde katliam yapmayı seçti? esad bu kadar mal mı?
  
  - katliamın ardından, suriyeli silahlı gruplara, para, silah, militan ve eğitim desteği veren ülkelerin bir yandan uluslararası müdahale çağrısı yapmaları ve bir yandan da suriyeli diplomatları kovmaları bir tesadüf mü?
  
  - katliamın ardından uluslararası basının ve ülkemizdeki yandaş medyanın, henüz bm gözlemcilerinin temsilcisi robert mood "kimin yaptığını bilmioyruz" derken harekete geçip "esad katliam yaptı, bm de teyit etti" yalanını atmaları bir dezenformasyon kampanyasına işaret etmiyor mu?
  
  - en önemli noktalardan biri: global research yazarı michel chossudovsky, dün yayımlanan makalesinde suriye’de “salvador formülü”nün devrede olduğunu savundu. “salvador seçeneği”nin abd’nin himayesindeki ölüm mangalarının gerçekleştirdiği kitlesel kıyımlara dayandığını hatırlatan chossudovsky, “bu ilk kez el salvador’da, askeri diktatörlüğe karşı direnişin doruk noktasında uygulandı ve tahminlere göre 75 bin kişinin katledilmesiyle sonuçlandı” diye yazdı.
  
  devam edelim;
  
  chossudovsky, ölüm mangaları eliyle kitlesel kıyımlar yapılması politikasının 2004 yılında irak’ta da başlatıldığını ve bu sürecin mimarının abd’nin irak büyükelçisi john negroponte olduğunu savundu. john negroponte, 1981-1985 arasında abd’nin honduras büyükelçiliği görevini yürütmüş, nikaragua’da 50 bin sivilin öldürülmesinden sorumlu kontrgerilla örgütlenmesinin organize edilmesinde görev almış ve 2004’te irak büyükelçisi olarak atanmıştı. negroponte irak’a geldikten sonra ülkede “salvador formülünü” hayata geçirmesiyle biliniyor.
  
  negroponte’nin bağdat’taki ekibi içerisinde yer alan isimlerden bir tanesi de, daha sonra suriye’ye büyükelçi olarak tayin edilen robert stephen ford. ford, 2004-2005 yıllarında negroponte’nin yardımcılığı görevini yürüttükten sonra ocak 2011’de suriye’ye büyükelçi olarak atandı.
  
  http://haber.sol.org.tr/…vador-formulu-haberi-55405 (chossudovsky'nin yazısının tamamı)
  
  http://www.hurriyet.com.tr/planet/20671139.asp (suriye yönetiminin açıkladığı hula soruşturma raporunun tamamı)
  
  not: daha önce de bm temsilcilerinin katliamı esad yaptı demediklerini, "buradaki halk katliamı şebbiha milislerinin yaptığını söylüyor" dediğini aktarmıştım. buradan hareketle, hula halkının yanıtılmış olması büyük bir olasılık, nitekim batı basını ve muhalifler "şebbiha milisleri yaptı" derken, hula halkı "üzerlerinde ordu üniforması vardı, yalnız beyaz ayakkabı giyiyorlardı" diyor. peki bu nasıl iştir, normalde üniformasız gezen bu adamlar neden katliam yapmaya ellerini kollarını sallaya sallaya, üzerlerinde üniformayla gidiyorlar.
  
  not 2: yine de bu katliamda ölen 108 kişinin, 108'inin de muhaliflerin cinayeti olduğunu düşünmüyorum bu kentteki katliamın bir kısmı da suriye ordusunun sorumluluğunda olabilir. buradan askeri noktalara saldıran silahlı gruplara karşılık veren suriye ordusunun açtığı ateş bazı sivilleri öldürmüş olabilir. robert mood'un "20 kişi top ve tank ateşinde öldü" demesinde haklılık payı var. ancak bundan da tek başına suriye ordusu sorumlu tutulamaz. bir sivil yerleşim biriminden, askeri bir birliğe saldırmak en hafif tabiriyle oradaki sivillerin canlı kalkan yapılmasıdır. işte "özgür suriye ordusu" kent içlerinden ateş açarak, sivillerin eteğinin altına saklanan korkaklar güruhu.