1695 entry daha
  • yaklaşık 1 saat kadar önce cevizlibağ durağından cümleten doluştuk boş gelen metrobüse. mini çakal ablalardan biri aracın körük kısmına bitişik, yan duran, tek kişilik koltuğa göz koymuş. belli. önünden ayrılmıyor. ben de körük kısmına yaslanmış 'güzel kız var mı' düşüncesi ile etrafı kesiyorum. oturan amca kalktı, ablamız da kalkan amcanın kucağını ıskalamak sureti ile, çok seri bir şekilde kendisini koltuğa bıraktı. 1-2 durak kadar sonra * telefonunu çıkardı, kulaklığını taktı. radyoyu açması biraz vakit aldı. 1 durak kadar radyoyu aradı sanırım. aniden bir gümbürtü koptu. ablamız son ses radyo dinlemeye başladı. ben de istemsiz olarak döndüm baktım "hangi kulaklık lan bu? amma ses veriyomuş mk" diyerekten. ablamız kulağında kulaklık, hoperlörden dinliyor radyoyu. farkında olmadığı çok bariz. bir süre direndim uyarmamak için. ta ki 103.50 sonrası frekanslara gelene kadar... arada zaten bir sürü haşır huşur ses dinledik, o sıcakta bir de ilahiler eşliğinde yolculuk yapmaya hiç niyetim yoktu. çağlayan durağına geldik. omzuna dokundum ve...

    ben: kulaklıkların çalışmadığının farkında mısınız?

    abla: evet!?

    ben: peki o zaman neden kulaklıkları takıyosun ablacım?

    abla: çünkü kulaklıklar anten görevi görüyomuş.

    ben: orası öyledir de ablacım, kulağına neden takıyosun? zaten hoperlörden dinliyoruz!?

    abla: ...

    ben: bence kulaklıkları kulağınızdan çıkarırsanız, radyonun sesini kısabilirsiniz. kulağınızda bunlar varken biraz anlamsız oluyo...

    ablamız kulaklıkları kulağından çıkardı, telefondan da söktü. usulca topladı kablosunu ve çantasına koydu. artık mp3 dinleme vaktiydi... mustafa ceceli'den es şarkısı eşliğinde zincirlikyu durağına ulaştık.

    böyle de samimi bir araç metrobüs.
2835 entry daha
hesabın var mı? giriş yap