1 entry daha
  • 1967 kanada québec doğumlu sinema yönetmenidir. dört uzun metrajlı filmi, dört tanede kısa metrajlı filmi vardır.
    uzun metraj filmleri sırasıyla:
    1998 yapımı un 32 août sur terre
    2000 yapımı maelström
    2009 yapımı polytechnique
    2010 yapımı incendies dir.
    kısa metraj filmleri sırasıyla:
    1994 yapımı belgesel kısa olan rew-ffwd
    2006 yapımı 120 seconds to get elected
    2008 yapımı next floor
    2011 yapımı `etude empirique sur l'influence du son sur la pertinence rétinienne2013 yapımıprisonersveenemy` dir. (edit)
    sinemasının genel özelliklerini iki döneme ayırabiliriz. polytechnique kadar daha özgün, çelişkilerin ve paradoksların daha bohem bir havada verildiği birinci dönem. polytechnique ve incendies filmleriyle birlikte ticari refleksleri de olan, bağımsız sinemanın temel mantığından da uzaklaşmayan, birinci dönemdeki; çelişki, paradokslar ve tesadüflerin de ekseninde bulanan ikinci dönem.

    denis villeneuve, sinema dilindeki kendince kuramlaştırdığı bu anlatım yollarını denerken çok fazla derine, karanlığın en uç noktalarına gitmeden; daha naif, daha anlaşılır ve ticari sinemayla bağımsız sinemayı harmanlayan bir yol seçmiştir. insanı sarsabilecek hikayeleri, çok fazla duygu sömürüsüne sürüklemeden anlatmaya çalışmıştır. kör göze parmak misali taraf tutma, mesaj verme kaygılarını aşırı bir şekilde seyirciye hissettirmez. ama eksik olan, daha özgün bir sinema dilinin olmamasıdır. teknik ve anlatım olarak ilk dönemlerdeki iskandinav sinemasının etkilerinin yerini ikinci dönemle birlikte, yarı ticari avrupa sinemasına bırakmıştır. ve bu yüzden henüz denis villeneuve sinemasından tam olarak söz edememekteyiz.

    son olarak, post-production aşamasında bulunan an enemy(2013) filminden sonra özgünlüğü mü seçti, yoksa aynılaşan bağımsız sinema yönetmenleri arasında mı yerini aldı? göreceğiz. temennim bir tık yukarı çıkmasıdır.

    —arrival ve blade runner aramızda ( ‘dune’u kim bilir)

    ..... maalesef biraz çıktı:). ama endüstri sineması içinde ki genel geçer kuralları, 80’lerdeki spielberg gibi biraz gevşetti, yani a sınıfı hollywood yönetmenleri arasında yerini genişleterek, bağımsız sinemanın durağan eklektik düşündüren taraflarını da biraz olsun endüstri sineması içine yedirdi. tebrikler!
145 entry daha
hesabın var mı? giriş yap