150 entry daha
  • kadıköy nazım hikmet kültür merkezi'nde yapılan gala gösterimine gittiğim belgesel. başlamadan önce yönetmen ufak bir konuşma yaptı ve bu konuşmada, bağımsız sinema merkezi olarak ürettikleri ürünleri sinema eleştirmenleri tarafından çeşitli sebeplerle haklı/haksız eleştirildiklerini dile getirdi. red!'inde bu şekilde eleştiri alma ihtimalini göz önünde bulundurarak, "ister buna film deyin, ister belgesel deyin farketmez" şeklinde konuştu. bana kalırsa da önemli olan verilmek istenen mesajdı. devrimden sonra filmini izledikten sonra, sağlam bir sinema izleyicisi sayılmasam bile benim de çeşitli eleştirilerim vardı filme dair, sahnelerin birbirinden kopuk olması vs. gibi. fakat açık yüreklilikle söyleyebilirim ki, red! gayet başarılı bir belgeseldi. bölümler arasında bütünlük olduğu gibi, vermek istediği mesaj da gayet netti; "sokakları hacklemek". baktığımız zaman, muhalif olan kişiler redhack'in yaptığı sanal eylemleri sahiplenmekle birlikte, yapılan eylemleri sadece bilgisayar başında takdir etmekle yetiniyor. çok önemli derecede sayılabilecek yolsuzluk belgeleri paylaşılıyor, fakat bizim yaptığımız şey bilgisayar başında bu belgeleri twitter'dan retweet etmek veya facebook'tan paylaşmak oluyor. bu eylemlerin bu zamana kadar maalesef ki sokağa yansıması gerçekleşmedi. belgesel de, bana kalırsa en büyük handikapı aşarak, eylemliliğin sanal aleme sıkışmaması, sanal alemde yürütülen mücadelenin sokakta ses bulması için çağrıda bulunuyor.

    sözün özeti, bağımsız sinema merkezinin emeklerine sağlık, çok başarılı bir belgesel çekmişler. redhacke de buradan selamlarımı iletirim. klavyenize kuvvet dostlar!
83 entry daha
hesabın var mı? giriş yap