173 entry daha
  • hissettiğimiz gerilim ve duyduğumuz korku, kendi ellerimizden, kendi yapabileceklerimizden, doğduğu zaman çok daha etkili oluyor. bizzat yarattığımız gerçekler her zaman daha yakınımıza sokulabiliyorlar çünkü. daha önce de buna benzer şeyler yazmıştım; yapabileceklerimizin sınırsızlığını, yani korkunçluğunu görmek, bizi her zaman rahatsız eder, korkutur, ürkütür, huzur vermez. üçüncü sayfa haberlerindeki insani gerçeklerle yüzleşmek, inanılmaz oldukları için tekrar tekrar okumak ve hem kabullenmek hem de kabullenmemek gibi...
    hele ki, bir de böyle hikayeleri çocuklar üzerinden anlatmak, bu kitaptaki gibi. al sana katmerlenmiş gerilim. çocuk dediğin masum olur, bir çift görünmez kanadı olur inancına inat; insan mayasının ana rahmine düştüğümüz ilk andan itibaren elimize yüzümüze bulaştığına kanıt gibi bu kitapta olanlar. ne de olsa, iyinin kötüyle mücadelesi hiç bitmeyecek uygarlık dediğimiz bu düzende. ki uygarlık dediğimiz de; iyi ve kötüden besleniyorken ve her alanında ayrı bir savaş sürüyorken üstelik. ve her çocuk da, öyle veya böyle bir saf'a doğup, mayasıyla onun üzerinde yoğrulacak, çaresiz. iyi ellere düştüyse ne ala. ama iyi ellerin de ne kadar iyi olduğunu nasıl bileceğiz ki, sözkonusu insan olunca? çünkü küçük simon'un da kitapta dediği gibi; "bizden başka canavar yok belki".

    okuyucu notu: mîna urgan'ın bol spoiler içeren önsöz'ü, sonsöz'e taşınarak, çok yerinde bir iş yapılmış. ancak mümkünse, kitabı orijinal dilinde okumak hikayeyi daha da güçlü kılabilir.
220 entry daha
hesabın var mı? giriş yap