28 entry daha
  • o küçücük bir bebekken kulağına ninni yerine zülfü livaneli'nin şarkıları söyleniyor. livaneli şarkılarına aşinalığı böyle başlıyor. sonra ilkokul çağındayken, sesini çok iyi bildiği o adamı televizyonda elinde sazı ile şarkı söylerken görüyor. o görüntü zihninde öylesine yer ediyor ki yıllar sonra bile adamın beyaz gömleğinin üzerine giydiği siyah yeleği hatırlıyor. öğretmen anne babasının bazen gülümseyerek bazen de gözyaşları içinde şarkılara eşlik ettiğini de hiç unutmuyor. kız çocuğu, güneş topla benim için, kan çiçekleri ardı arkasına gelirken o büyülenmiş gibi izliyor. işte o gün, o efsane adamın izini sürmeye karar veriyor.

    okulların açılması ile birlikte babasından düzenli harçlık almaya başlıyor. bir ay boyunca yetirmesi gereken paranın büyük bölümünü daha ilk günden livaneli'nin iki albümüne harcıyor ama gelin görün ki evlerinde kasetçalar yok. kendince bir çözüm geliştiriyor; aile dostlarını ziyarete gittiklerinde izin isteyerek onların kasetçalarını kullanıyor. zaman içinde sanatçının bütün albümlerine sahip oluyor. ve bir gün okul dönüşü eve geldiğinde televizyonun hemen altına yerleştirilmiş olan kasetçaları gördüğünde sevinçten ağlamanın ne demek olduğunu öğreniyor...

    lisede okuduğu yıllarda livaneli hayranlığı katlanarak artıyor. bütün kitaplarını okuyor, filmlerini izliyor, gazete yazılarını hiç kaçırmadan takip ediyor hatta onun önerdiği yazarları okuyor. en büyük hayali livaneli'nin bir konserini izleyebilmek...

    ve bir gün livaneli yaşadığı şehir olan denizli'ye konser vermeye geliyor. o konseri hayatında belirleyici bir dönüm noktası olarak değerlendiriyor çünkü artık tek hedefi ankara'da bir üniversiteyi kazanmak ve onun bütün konserlerine gidebilmek.

    azmediyor, 1998 yılında hacettepe üniversitesi ingiliz dili ve edebiyatı bölümünü kazanıyor. bir gün kızılay'da gezerken ada müzik'in duyurusuyla karşılaşıyor; zülfü livaneli imza günü...

    karlı bir günde yola düşüyor. onunla ilk karşılaşmasında neler söylediğini sonradan hatırlamayacak kadar heyecanlı. o günden aklında kalan sadece kitap ve albümlerini imzalatabildiği. o görüşmeden sonra livaneli'nin tüm üniversite söyleşilerine ve konserlerine katılıyor. forumlarda birçok livaneli hayranı ile tanışıp sohbet ediyor. hatta zaman zaman livaneli de bu sohbetlere katılıyor.

    üniversiteyi bitirdikten sonra özel bir dil okulunda ingilizce öğretmenliği yapmaya başlıyor. o arada, üniversite yıllarında devam etmiş olduğu sanat müziği korosu deneyiminin sonucu olarak grup ılgın'a konserlerinde sesiyle eşlik ediyor. bir gün bütün cesaretini toplayıp konser kayıtlarından bazılarını livaneli'ye gönderiyor. livaneli'nin beğenisi onu çok mutlu ediyor.

    bir süre sonra bahçeşehir üniversitesi hazırlık okuluna alınacak akademik personel için başvuruda bulunuyor ve kabul edilerek istanbul'a taşınıyor. istanbul'daki ilk günlerinde livaneli'den aldığı bir telefon hayatını değiştiriyor. çünkü livaneli ona, çekim hazırlıkları içinde olduğu veda filminin türkülerini okumasını öneriyor. kendi ifadesiyle, "düşüp bayılmadan" evet demeyi başarıyor ve filmin müzik kayıtlarına başlıyorlar.

    bundan sonrasını hepimiz biliyoruz. film vizyona giriyor ve müzikleri büyük övgü alıyor. ege ve rumeli türkülerine olan yatkınlığı elbette livaneli'nin gözünden kaçmıyor ve "ege'ye sevdalandık" isimli albümün hazırlıklarına başlıyorlar. müzik danışmanlığını zülfü livaneli'nin, aranjörlüğünü ise ferhat livaneli'nin yaptığı albüm böyle ortaya çıkıyor.

    albümde yer alan teşekkür yazısında şöyle diyor elçin bulut;

    "bir şeyi çok isterseniz ve çağırmasını bilirseniz, tüm evren onu size getirmek için işbirliği yaparmış. bu albümün hikayesi de öyle başladı. çocukluğumda tıpkı bir masal kahramanı gibi bir adam girdi hayatıma. onun müziği ve felsefesi sayesinde hümanizmi öğrendim, insan haklarına saygılı olmayı ve elbette dünyayı güzelliğin kurtaracağını. ilk kez o’nun şarkılarında aldım her dalgası, her kayası öykülerle dolu ege’nin kokusunu. sayesinde sevdim türküleri ve keşfettim ege müziğinin tazeliğini, huzurunu, coşku dolu ritmini.

    bu yüzden izin verirseniz en büyük teşekkür bu albümün fikir babasına, verdiği destekle ve en yeni şarkısı "ege" ile bir rüyayı gerçeğe dönüştüren o masal kahramanına, sevgili zülfü livaneli ’ye. iyi ki varsınız..."

    aslı
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap