776 entry daha
  • bir grup çocuk her gece toplanıp yakın çevresinde başka bir yerleşim olmayan karanlık ve sahipsiz bir evin bahçesine gitmekteler merakla... aralarından biri evin sahibi olan aileden birinin o evde öldüğünü ve o zamandan beri kimselerin eve gelmediğini anlatır. çocuklar için o ev "perili ev"dir. örneğin yalnız başına gece yanından geçmek icap ettiğinde, adımlar hızlanır, baş önde neredeyse koşarcasına geçilir yanından... adeta kaçarak.
    "perili ev" iki katlı bir yazlık evdir. genişçe bahçesi yüksek bir konumdan deniz manzarasına hakimdir. ancak ne var ki bu güzel bahçe bakımsızlıktan tam bir balta girmemiş orman gibi yabani otlar, kontrolsüzce, budanmadan büyümüş ağaçlar ve yaz gecelerini çın çın çınlatan börtü böcekle doludur. evin denize bakan cephesinde yerlere kadar geniş camları, önlerinde basit ahşap kepenklerle korunmuş, içeride birbirine tam olarak kavuşmamış kalın perdelerin arasından görünenler, meraklı minik gözlerin gördüklerinden daha fazlasını hayal etmelerine neden olan eşyaları açık etmektedir.

    geceleri ürkütücü derecede karanlık olan bahçe, gündüzleri daha güvende hisseden çocukların ziyaretlerine sahne olmaktadır. işte böyle günlerden birinde çocuklar evin etrafında gezinip meraklı şekilde içeri bakarken gördükleri hakkında çılgınca şeyler uydururken ilginç bir şey olur. o gün geldiklerinde kepenklerden biri, muhtemelen kapı görevi göreni, açık ve iç taraftaki camlı kapı ulaşılabilir haldedir. çocuklardan büyük ve görece cesur olanı kapı koluna uzanır ve uzun süredir kullanılmamaktan paslanmış soğuk metal, gıcırtılı bir biçimde zorlanarak aşağıya kayar ve kapı açılır...

    çocuklar heyecanla birbirlerine bakarlar ve bu inanılmaz fırsatı kaçırmamak istedikleri konusunda sessiz bir mutabakata varırlar. kapı kalın güneşlik perdelerin arasından içeri açılır ve gün ışığı yavaşça dolar odanın içine... çocuklar ürkekçe içeriye ilk adımları atarlar. hepsi kapı ağzında yarı karanlık mekana bakarken bir tanesi güneşliği biraz daha öteler, ışık daha fazla dolar... eşyalar, üzerleri beyaz örtülerle örtülmüş koltuklar ve yıllardır kimsenin uğramadığı evin içindeki tozlu rutubetli koku ürkütücülüğünü, iticiliğini arttırır mekanın.

    derken çocuklardan biri beyaz örtünün altından sarkan açık yeşil kumaşı görür ve "tabut!!" diye haykırır. çocuklar bir anda bahçeye atarlar kendilerini çığlıklar içinde ve bahçe kapısının önünde şaşkın ve sinirli bir şekilde onlara bakan 40 lı yaşlarında pos bıyıklı dev gibi cüssesi ile bir adamla karşılaşırlar. adam kızgınlıkla bir elini kaldırıp boğazındaki tuhaf sargının ortasına basarak metalik bir ses ile "ne işiniz var sizin burada..." diye haykırınca zaten panik halindeki çocuklar dört bir yana çil yavrusu gibi dağılırlar. ancak adam bir tanesini yakalar ve kulağından çekerken tekrar haykırır "çabbuk gellin hepiniz buraya..." ama nafile, topuklayan çocuklar arkadaşlarını bırakıp arkalarına bile bakmadan kaçarlar. bizim zavallı ufaklık ise ağlayarak adama korkulu gözlerle bakmakta, akıbetini beklemektedir.

    adam tekrar elini boğazına götürerek sorar, "ne işiniz vardı içeride?" diye...
    çocuk yeminler ederek kötü bir şey yapmadıklarını , kapıyı açık görünce "perili ev"i görmek için içeriye baktıklarını, hıçkıra hıçkıra anlatır, bir yandan özürler dileyerek, yalvararak...
    adam "perili ev" tabirini duyunca bir kahkaha patlatır ve o ana kadar yumuşakça tuttuğu çocuğun kulağını serbest bırakır. çocuğun önünde eğilerek "bak delikanlı git şimdi arkadaşlarını geri çağır, burası perili ev filan değil. gelin gözümün önünde bakın sonra da bir daha gelmeyin" der.
    çocuk "peki amca..." deyip topuklar.

    biraz ilerde toplanmış diğer çocuklar, toprak yolun yanındaki bir ağacın arkasından yolu gözlemekte telaşla arkadaşlarını beklemektedirler. derken ufaklık koşarak bunların yanına varır ve olanları anlatır.
    çocuklar korkularını yenmiş vaziyette eve geri dönerler.

    adam çocukları bahçede beklemektedir. bahçede bir zamanlar beyaza boyanmış, şimdilerde kısmen paslanmış olan metalden sandalyeler ve masanın etrafında otururlar.

    adam çocuklara perili ev hikayesini sorar. çocuklar büyük bir heyecanla ve birbirlerinin lafını kese kese evin yıllardır boş olduğunu, evde birinin öldüğünü ve ardından kimselerin uğramadığını ve kendi başlarından geçen (örneğin bir tanesinin gece geçerken bahçe ışıklarının yanıp sönmesine tanık olduğu, bir diğerinin üst kat pencerede birini gördüğünü) bazı hikayeleri anlatırlar.

    adam anlatılanların ilginç bulur ve çocuklara ev sahiplerinin yurt dışından yaşadıkları için gelmediklerini, kendisinin de aile için evi arada bir kontrole geldiğini anlatır. bu arada konuşmak için elini sürekli boğazına götürmesinin sebebini de çok sigara içtiği için bir ameliyat olduğunu ve konuşabilmek için boğazındaki deliği kapatması gerektiğini izah eder.
    ardından evi görmeleri için çocukları eve girmeye davet eder.
    ve topluca eve girerler. adam tüm güneşlikleri açar ve salon tamamen dolan gün ışığıyla aydınlanır. gerçekten de az evvel tabut sandıkları şeyin bir sandık olduğunu görürler.
    zaten alt katta başkada bir şey yoktur. arka tarafa doğru bir mutfak ve ikinci bir giriş, sol yanda da yukarıya kıvrılarak çıkan açık basamaklı geniş bir merdiven vardır. çocuklar yukarıya çıkmak isteyince adam izin vermez ve “yukarısı biraz karışık şimdi çıkmayın ben daha sonra sizi çıkarırım” der.
    derken adam bahçe ışıklarının kendiliğinden yanıp sönmesini kontrol etmek için evin dışındaki merdivenlerle inilen bodrum kata gider. çocuklardan bazıları da ona eşlik eder. içeride kalanlar ise kendi aralarında kesinlikle yukarıyı görmeleri gerektiği konusunda huzursuz bir tartışmaya girerler. bir tanesi adamın izin vermediği bir şeyi yapmamayı önerir. diğeri ise yukarıda gördüğü gölgeyi merak ettiğini, o pencerenin durduğu odayı görmek istediği konusunda ısrar edip durur.

    bu arada bodrumda, adam elektrik tesisatı ile ilgili bir arıza görür. bir takım parçalar almak için pek de uzak olmayan merkeze gidip gelmeye karar verir.
    yukarıda çocuklara durum izah eder ve herkesi dışarı çıkartıp kapıları kapatır. çocukları bahçede bırakıp uzaklaşır.
    ancak kapıyı kilitlememiştir..! :)
    ve bizim haytalar adamın gözden uzaklaşması ile içeri dalarlar. doğrudan üst kata çıkılır. merdivenlerden çıkılınca bir tarafı merdiven boşluğuna bakan dar uzun bir koridordan girilen 2 oda ve bir banyo vardır. gerçekten de odalardan biri üst üste istiflenmiş bir sürü eşyanın durduğu bir haldedir.
    ancak diğeri rahatsız edici derecede düzgün durumdaki bir yatak ve dolabın bulunduğu genişçe bir odadır. bu odanın içinde bir de banyosu vardır. ve tahmin edileceği üzere bu oda gölgenin görüldüğü odadır…
    çocuklar biraz korkarak biraz da merakla ortalığı karıştırırlar. ve odadaki dolabın çekmecesinde bir küçük ayna bulurlar. çocuklardan büyük olanı, doğa üstü varlıkların aynadan görülebildiğini söyler ve aynayı eline alır. ilk önce arka taraftaki banyoya giderler. ışığın düğmesine basılır ve ışık yanmaz. karanlık odaya arkasını dönerek aynadan meraklı şekilde bakılır. banyo boştur.
    ardından odaya tekrar geçilir ve odaya, özellikle yatağa doğru bakılır. yatakta üzerinden biri yeni kalkmış gibi görünen kırışıklık dışında bir şey yoktur. oda boş gibidir. ve koridora geçilir. aynayı elinde tutan dar koridorda geri geri dikkatli ve yavaş adımlarla ilerlerken diğerleri de onun önünde ancak aynayı görmeden onu takip etmektedirler. derken aynadan bir gölge bir anda belirir ve kaybolur. kalabalık odaya doğru gitmiştir. aynayı tutan, diğer eliyle çocuklara sus işareti yapar ve odayı gösterir. gözlerde hem bir korku hem de engellenemez bir merak vardır.
    çocuklardan biri kapıyı yavaşça iter ve aynayı tutan geri geri odaya girer. odanın ortasında üst üste yığılmış eşyalar çocuklardan daha yükseğe kadar ulaşan bir küp oluşturmaktadır. önce bir köşeden diğerine doğru ilerlenir. derken diğer köşe dönülecekken köşeden bakan yarım bir surat ürkütücü bir şekilde aynada belirir. çocuk korkuyla çığlığı basar ve ayna elinde kırılarak yerde tuz buz olur. çığlık çığlığa merdivenlerden aşağıya koşulur ve bir daha asla o evin yakınından geçilmemek üzere evden, bahçeden uzaklaşılır…
    ha sözlükçü hangisi mi..?
    tabii ki de aynayı tutan "tremere "...
5337 entry daha
hesabın var mı? giriş yap