55 entry daha
  • gelinen noktada savaşın ve akan kanın durdurulması ne derece mümkündür bilmiyorum ama 1920 li yıllardan ve kuruluş öyküsünden esintiler sunmak isterim.

    balfour ile weizmann arasında daha sonra balfour deklarasyonunu sağlayacak olan konuşmadan bir kesit:

    weizmann. "yahudiler, almanların kültürünü, ilmini ve sanayiini devralıyorlar. fakat yahudi olmayanların gözden kaçırdığı ve trajedinin temelini oluşturan nokta şudur ki enerjilerini ve zihinlerini almanlar için harcayan yahudiler bunu alman sıfatı ile yapıyorlar. yahudi alemini değil, almanları zenginleştiriyorlar. almanyanın büyümesinde bu yahudilerin payları büyüktür. işin trajik yönü ise, bizim onları yahudi olarak görmediğimiz gibi almanlar da alman olarak görmüyorlar ve böylece yahudiler dünyanın en sömürülen toplumu oluyorlar"

    -- o --

    filistindeki bir arap varlığının gözardı edilmesi gibi trajik bir hatanın sebeplerinden biri olan holman huntin herzle mektubu:

    "araplar oduncu ve suculukla uğraşan insanlar dışında birşey değiller, mallarına el koymamız gereksiz. ayrıca kendilerinin yahudilere büyük yararları dokunabilir"

    -- o --

    ahad ha amın filistin gerçeği makalesinden alıntı:

    "araplar keskin bir zekaya sahiptirler ve aynı zamanda çok kurnazdırlar. faaliyetlerimize şimdilik ses çıkarmıyorlar zira şimdilik gelecekleri için bir endişe hissetmiyorlar. fakat filistindeki varlığımız onlar için tehlike içermeye başladığında tepkilerini gösterecekler. orta yerlerine yerleşmeyi tasarladığımız yabancı bir halka karşı dikkatli olmamız gerekmektedir. onlara karşı sevgi ve saygı göstermemiz yaşamsal derecede önemlidir. araplar, bizlerin davranışlarını eziyet veya haklarının gasbı olarak algılamaya başlarsa, tepkisini göstermenin zamanını bekliyor olsa bile kalbindeki nefreti canlı tutacaktır".

    -- o --

    suudilerin ilerigelenlerinden haşimilerin lideri emir faysalın 1919 da felix frankfurter'e yazdığı mektuptan alıntı.

    "biz araplar, özellikle de okumuş olanlarımız, siyonist harekete büyük bir sempati ile bakıyoruz. yahudilere büyük bir içtenlikle "evinize hoşgeldiniz" diyeceğiz."

    -- o --

    albert einstein 1939 da,

    "yahudi devleti kurulması yerine araplarla barış içerisinde yaşanmasına elverişli bir anlaşmayı yeğlerim. judaizmin esas ruhuna ilişkin bilincim, sınırları, ordusu ve ne kadar mütevazi olursa olsun dünyevi güçlerin yöntemlerine sahip bir yahudi devletini kabul etmiyor. kendi saflarımızda meydana gelecek dar bir milliyetçiliğin judaizm'e vereceği zarar beni korkutuyor"

    -- o --
    vladimir jabotinsky

    "araplarla bizim aramızda gönüllü bir anlaşmaya varılması hayaldir. ne şimdi ne de ileride olanaksızdır. ilkel veya medeni, tüm ülkeler yaşadıkları toprağı vatanları olarak görür ve ebediyen o toprağın tek sahibi olmak ister. bu uluslar, yeni ev sahiplerini kabul etmeyecekler ve ortaklığa da razı olmayacaklar. yeni yerleşenleri kovma umudu var oldukça, her ulusun yerli halkı bu yolda mücadele edecektir. filistinin de eretz israele dönüşmesinin engellenmesi mümkün olduğu sürece araplar da bunu yapacaklardır."

    bu ortam içerisinde çatışmaların başlamasına değilse de şiddetlenmesine ve bugünkü halini almasında en büyük katkıyı sağlayan olay, ingilizlerin karşılarında bir yetkili arap mercii istemesi ve yapay olarak "büyük müftü" makamı ortaya koyması, bu makama da ağırlığını koyarak sahip olan hacı amin al hüseyininin gelmesidir. hacı amin al hüseyini ingiliz düşmanı olduğu gibi nazi sempatizanıdır ve yahudilerin filistinden tamamen temizlenmesi gerektiğini savunmaktadır. umulmadık bir şekilde ele geçirdiği makamı çok iyi değerlendiren ve bir pan-arabizm oluşturarak fikirlerini yaygınlaştıran hacı amin al hüseyini karşısında silahlanan yahudileri bulmuştur ki bu militan gruplar ileride israil ordusunun temeli olacaktır. sonrasında ingilizler olayları bastırmaya ve tarafları uzlaştırmaya çalıştı hatta arapların osmanlı yönetiminde çıkardıkları fakat osmanlılar tarafından "ırklar arasında nefret yayma" temalı olduğu için kapatılan falastin adlı gazeteyi yeniden çıkarmalarına bile izin verdiler. bu arap yanlısı ve yahudi düşmanlığı propagandanın yayılması dışında bir işe yaramadı. sonrasında ingilizler üçlü görüşmeler yaparak uzlaşma hedefledi fakat araplar üçlü görüşmelere katılmayı reddettiler ve diplomatik girişim yerine askeri gücü tercih ettiler ki filistin davasının araplar açısından en vahim hatası budur, tabii arapların filistin topraklarını para ile yahudilere bizzat kendilerinin satmasını saymazsak.
6763 entry daha
hesabın var mı? giriş yap