derin

• derin..
  
  kelimelere dökmekle olmayacak bir pembe prenses. ege'min can kardeşi. gerçek olamayacak kadar pufidik ve zaman zaman insanı isyanın eşiğine getirtecek kadar mızmız. gece karanlığında yanan ışık gibi derin. içinde bulunduğu anları daha anlamlı kılan, varlığa durduk yere ve bedavaya neşe katan, haneye gülücükler dolduran bir küçük kız. ben ona doğduğundan beri matmazel dedim. çitlenbik diye seslendim. piglet diye sevdim. şimdi de anouş’um o benim.
  
  şu an yan odada durmadan bıdır bıdır bir şeyler anlatıyor anlamadığımız dilde. bazı hareketlerini, sakinliğini, bilhassa yemek yeyişini babaanneme benzetiyorum. ona baktığım zaman birçok özlemim kendiliğinden gideriliyor adeta. boynunun kokusu, hala eşsiz. hala bir benzerine rastlamadım teninin yumuşaklığının.
  
  derin benim altın saçlı, pembe yanaklı çocukluğum, anam, anouşum.