246 entry daha
  • ben.

    hiç great depression yaşamamış, savaş görmemiş, o nedenle kendi iç dünyasına dönüp hastalık hastası olmuş bir jenerasyonun üyesi olarak antidepresanlarla yolum hiç kesişmemişti geçen seneye kadar.

    hiçbir şeyin yolunda gitmediği, hem özel hayatımda travmalar yaşadığım hem de gezi parkı eylemlerinin devam ettiği o kaotik haziran ayında aile zoruyla gittiğim psikiyatrist 10 dakika beni dinlermiş gibi yaptı, tatava yapmadı ve lustrali bastı geçti. reçeteyle gittim eczaneden aldım eve geldim, buzdolabına attım poşetiyle beraber balkona çıktım. çevremdeki başta annem olmak üzere antidepresan kullanan insanları, bu insanların sorunlarına çözüm bulmak yerine bir ilacın yarattığı sahte sakinlik ve mutluluk duygusuna nasıl esir düştüklerini düşündüm. tatil sonrası evime dönerken sırt çantamda eve getirip evdeki buzdolabına koydum. ne zaman moralim bozulsa, ne zaman şu hayatta beni bulmaz, bu kadarı da olmaz artık dediğim olsa aklım hep oraya gitti sanki mucizevi şekilde bütün sorunlarımı yok edecek bir iksirmiş gibi.

    içmedim abicim. ağladım, güldüm, üzüldüm, mutlu oldum, mükemmel insanlar tanıdım, mükemmel insanların gidişlerini izledim arkalarından bakarak ama ne yaşadıysam ne hissettiysem hepsi yüzde yüz bana ait duygular hislerdi. geçen ay dolaptaki bozulmuş makarnayı dökerken onla beraber çöp poşetine attım gitti.

    belki ben yanlış düşünüyorum, belki insan doğasından zerre anlamayan mühendis bir odun olduğum sonucuna vardın bunu okuduktan sonra ama, ne yapalım yapacak bi şey yok.

    p.s.: yatmadan önce passiflorayı hüpletirim iki yudum ama. organik ki o!

    zamanın ötesinden gelen edit: siz hiç beni dinlemeyin, eğer ihtiyacınız varsa doktorunuz da reçetelediyse kullanın kardeşim. antidepresanı icat eden kimse toprağı bol olsun.
859 entry daha
hesabın var mı? giriş yap