• ne oldum değil ne olacağım demesi gereken insandir, en kafam rahat, sorunlarımı mantığımla çözüyorum, kitaplar kuşlar böcekler diyen insan bir gün, bir sokağın orta yerinde anlayıverir içine neleri attığını. o yüzden ne övünülecek ne de yerinilecek bir şeydir.
  • kullanmamak ya da kullanmak övünülecek birşey değil.ben hiç kullanmadım hatta tek bir tane bile içmedim.bu bana artı değer sağlamadığı gibi eksi deger de katmadı.
    her insanın zor zamanları olur,
    sebep bazen platonik bir aşk, bazen ölümdür, kimi zaman ayrılık kimi zaman ise herhangi bir çıkmaz sokaktır.
    insanoğlu çıkmazlar içinde kaldığı, nefes almakta zorlandığı, kendinden ve hayattan kaçtığı anlarda yardıma mutlak olarak ihtiyaç duyar.

    bazı insanların bu zor zamanlarda gerçek dostları vardır, onu bu kötü durumdan kurtaracak.adeta boğulmak üzereyken can simidi olabilecek.
    bazı insanların sağlam bir ailesi vardır, anında kenetlenip onu sarmalayacak.hasarını en aza indirecek.
    kimi insan ise doğuştan gamsızdır, allah vergisi bir vurdumduymazlığa sahiptir.*

    maalesef kimileri o kadar şanslı değildir.yalniz kalır, dayanacak hiçbir yeri yoktur. günden güne bir yaprağın sararıp solması gibi kötü bir duruma düşebilir.

    ben hep şuna benzetirim antidepresan kullanımını;
    bir vazonun yere şiddetle düşmesini engelleyen, yumuşak geçiş sağlayan destekleyici bir öğe gibi .düşmeyi engellemez belki ama kırılmayı, darmadağın olmayı engeller.

    antidepresan kullanmak hekim kontrolünde olduğu sürece ve gerekli durumlarda gerçekten hayat kurtaran bir tedavidir.
  • belli yaşlarımda denk geldiğim; birlikte çalıştığım, aynı sınıfta bulunduğum, aynı evde yaşadığım, kan bağım dolayısıyla maruz kaldığım, velhasıl bir şekilde ilişki kurduğum bazı insanların hiçbir zaman psikoloğa-psikiyatriste gitmediğini biliyorum. ya, "bu ilaçlar hele bu ilaçlar neye yarüyür, insanı uyuşturuyür" diye antidepresan küçümser ya gözle görülen sıkıntılarına rağmen "du bahim bende bir sıkıntı var bi psikiyatristten randevu alayım" demeyi akıl edemez ya da gidip başka insanlara sararlar. sonuç olarak, belki de asıl tedaviyi görmesi gereken kişi-tedavi almayı reddettiği için onun yerine etrafındaki insanlar ilaç kullanmaya başlar.

    diyelim evin tüm huzurunu yok eden bir ebeveyn, iş yerini cehenneme çeviren patron, geçmişten gelen travmaları olduğu halde çözüm yoluna gitmediği için istemsizce sizi mahvetmeye programlanmış t-1000 model bir sevgili(?) mevcut elimizde. bu insanlar, ömürleri boyunca bir kez bile psikiyatri kliniğinin önünden geçmemiş olsun. ne kadar korkunç değil mi? barışçıl toplum yapımız düşünüldüğünde böyle insanlara denk gelmeme olasılığınız nedir peki? bazen, ellerimi açıp "olm sizin yerinize neden çevrenizdeki insanlar tedavi görmek zorunda kalıyor şerefsizler" deyu haykırasım geliyor. insanlar sinirli, insanlar gergin. bir de başka insanların siniri ve problemiyle sınanan emekçi kardeşlerim... kimseye, "git ilaç yut" demek haddim değil. etrafımda gözlemlediklerimi söylüyorum sadece. adam gelmiş, "psikologlarda koltuk mu oluyor ona mı uzanıyonuz ahı ahı" diyor. keşke bi kez gidip deneyimleseydin benim yerime. koltuk yok, dominatrix var içerde. odaya gireni kırbaçtan geçiriyor. bi patronumdan bahsedeyim. türk kahvesi şekerli geldi diye kafayı yemişti. sinirden kahve fincanını dövecekti. kahve fincanını dövmek isteyen adamı günün 12 saati görüyorsun. yiyorsa antidepresana düşme yani.

    "ben hiç entaydepreşşın kullanmadım burcu okeyy" diyen varsa etrafına baksın, belki onlar yüzünden antidepresan kullanan birileri vardır.
  • antidepresanı sadece ay sevgilimden ayrıldım, öss çok zor öff ya:( diyenlerin kullandığını sanan, kendini övecek yer arayan insanmış anladığım kadarıyla.
    beyin kimyasallarıyla, genetik yatkınlıkla alakalı bir meseleyi, ya bu ilaç kullananlar gerizekalı, şımarık, halbuki benim de derdim oldu ama ben güçlüyüm çözdüm şeklinde ifade ediyorlar bir de.
    gidip şeker hastası birine, ya ben de çikolata yiyorum ama bana bir bok olmuyor sen hep şımarıklık yapıyorsun bir de ilaç falan kendini karizmatik mi sanıyorsun falan diye eleştiren adamdan zerre farkı yok yani.
    bir de perdeleri kapatıp, dizlerimizi karnımıza çekip elimizde kahve mug ımız, hayat beni neden yoruyorsun falan diye karizma yapıldığını sananlar var, 65 yaşındaki 2 çocuk babası namazında niyazında bir adamken, günlük hayatını sürdüremez hale gelip, çocuklarıyla konuşmaktan kaçar olup tedavi görmeye başlayan dayıma sorun bir de.
    ruhsal problemlerin ortaya çıkabilmesi için ille tecavüze uğrayıp, savaşa katılıp, kanser olup bu sırada da bütün sevdiklerinizi dünyaya düşen bir göktaşı ile kaybetmeniz gerekmez. beyninizin sizi ne zaman yarı yolda bırakacağı belli olmaz.
    bir insan günlük hayatını sürdüremiyorsa tedavi görmelidir. siz çook acılar yaşadınız, çook dertler çektiniz ama ilaç kullanmaya ihtiyaç duymadınız mı? beyniniz sağlıklı ve normal şekilde hormon üretebiliyor tebrikler, bu büyük başarıyı ve genetik yatkınlığınız olmamasını çeşitli antidepresanları fitil halinde kullanarak kutlayabilirsiniz.
  • ben.

    hiç great depression yaşamamış, savaş görmemiş, o nedenle kendi iç dünyasına dönüp hastalık hastası olmuş bir jenerasyonun üyesi olarak antidepresanlarla yolum hiç kesişmemişti geçen seneye kadar.

    hiçbir şeyin yolunda gitmediği, hem özel hayatımda travmalar yaşadığım hem de gezi parkı eylemlerinin devam ettiği o kaotik haziran ayında aile zoruyla gittiğim psikiyatrist 10 dakika beni dinlermiş gibi yaptı, tatava yapmadı ve lustrali bastı geçti. reçeteyle gittim eczaneden aldım eve geldim, buzdolabına attım poşetiyle beraber balkona çıktım. çevremdeki başta annem olmak üzere antidepresan kullanan insanları, bu insanların sorunlarına çözüm bulmak yerine bir ilacın yarattığı sahte sakinlik ve mutluluk duygusuna nasıl esir düştüklerini düşündüm. tatil sonrası evime dönerken sırt çantamda eve getirip evdeki buzdolabına koydum. ne zaman moralim bozulsa, ne zaman şu hayatta beni bulmaz, bu kadarı da olmaz artık dediğim olsa aklım hep oraya gitti sanki mucizevi şekilde bütün sorunlarımı yok edecek bir iksirmiş gibi.

    içmedim abicim. ağladım, güldüm, üzüldüm, mutlu oldum, mükemmel insanlar tanıdım, mükemmel insanların gidişlerini izledim arkalarından bakarak ama ne yaşadıysam ne hissettiysem hepsi yüzde yüz bana ait duygular hislerdi. geçen ay dolaptaki bozulmuş makarnayı dökerken onla beraber çöp poşetine attım gitti.

    belki ben yanlış düşünüyorum, belki insan doğasından zerre anlamayan mühendis bir odun olduğum sonucuna vardın bunu okuduktan sonra ama, ne yapalım yapacak bi şey yok.

    p.s.: yatmadan önce passiflorayı hüpletirim iki yudum ama. organik ki o!

    zamanın ötesinden gelen edit: siz hiç beni dinlemeyin, eğer ihtiyacınız varsa doktorunuz da reçetelediyse kullanın kardeşim. antidepresanı icat eden kimse toprağı bol olsun.
  • nasılsın denildiğinde 'bomba' diyenin abisi, ofise geldiğinde sabahları büyük bi enerji ile 'günaydııın' diyen insanın da teyze oğludur.
    arızalı bir dünyayı sevebilecek kadar arızalıdır.
  • doğru olanı yapmış insandır.

    antidepresan gibi iyi ediciliği uzun kullanım süresinde zuhur olan bir ilaç türünden uzak durmuş böylece "acaba antidepresan mı beni iyi etti yoksa ben mi kendi kendime iyi oldum?" şeklindeki çelişkiden kendini korumuştur.

    20.yy'da görülen her türlü mental rahatsızlık sadece 20'nci yy'la ait değildir. bu tür sorunlar 19-18'inci yüzyıllarda da vardı.
    gelin görün ki şu antidepresanlar yoktu. yine gelin bakalım ki o zamanlardaki intihar oranıyla şimdikine....

    benim gözlemlediğim üzere antidepresan kullananların %70'i ilaçlardan fayda yerine zarar ediniyor.

    bakınız burada 25 yaş üzeri geneli, oturmuş sistemli bir hayatı olan, birey olmuş kimsenin ruhsal bozuklukları nedeniyle kullandığı tedavi edici ilaçların yararsız ve gereksiz olduğundan bahsetmiyorum. burada hayatın ne olduğunu daha anlayamamış, ne olduğunu bilmeyen, kim olduğunu anlayamayan ve ekseri 15-25 yaş arası gerek kalp sorunları gerek içinde bulundukları yaşsal sıkıntılar veya omuzlarına yüklenen gereksiz sorumluluklar nedeniyle bunalıma düşüp çare olarak 2'nci sınıf psikiyatristler tarafından önerilen antidepresanları kullanan insanları ve kullandıkları ilaçları tenkit ediyorum.

    iki dakika sokağa çıkıp gezse yahut aklını dağıtacak bir uğraşı olsa hayatı genel bir mutluluğa kapılacak olan kimseleri uyduruk şekilli kapsüllerin yalan rahatlamalarında, uyuşmuş beyinlerindeki derin uykularında yalnız bırakmak beni öyle derinden üzüyor ve kızdırıyor ki... buna müsaade eden ebeveynin derhaliyetle velilik hakkının elinden alınması gerekliliğini bile savunacak kadar aşırı düşüncelere gark oluyorum.

    nasıl bir mantık ola ki 16 yaşında genç bir kız ağır antidepresanlara maruz bırakılsın... bırakın mental sağlını karaciğer-böbrek sistemi mahvolan bir bedenin önünde yaşayacağı 60 yılda maruz kalacağı rahatsızlıkları düşündükçe deliriyorum.

    değmez.

    sözüm de "takıntılarım var doktor bey! yerdeki fayansları sayıyorum, genel bir mutsuzluk halindeyim, uykularım bölük pörçük, az yiyorum ama kilo alıyorum, canım hareket etmek istemiyor..." bık bık diyen kişiye antidepresan dayayan doktora.

    senin ben amına koyayım!

    anlamıyorum bir bedeni bir maddeye bağımlı hale getirip senin bütün mutsuzluklarının yok edicisi işte bu kapsülün içindeki boktan kimyasallardır diye dayatmak ve onu anlamsız deneyimlere boğmak ne kadar mantıklıdır.

    anlatsam destan olur diye dertli dertli dolanan 13 yaşındaki bir küçük kız tanıdığım var... tek derdi daha önce iyi arkadaş olduğu ama sonra arasının türlü çocuksu veslilelerle bozulduğu arkadaşı ve arkadaşının ona yaptıkları olan bir kızcağız...
    2 sene sonra bu kızcağızı bu haliyle aman ya rab bir pisipisikolog görse bir psikiyatrist tanısa kızın hayatı esas o zaman kararacak!

    işte bunlar realite... aferin ona doğrusunu yapıyor bu insan. laf edene de ne desem bilemedim.

    ulan hiç yapamadın iki bira içsen düzelirsin be!

    not: ısrarla hala klinik düzeyde vak'aları tenzih ettiğimi belirtiyorum. çok ekstrem durumlar olabilir. ancak antidepresan kullananların içinden ancak nereden baksan %20'si bu grup içinde yer alır!
  • ben kullanmamıştım geçen seneye kadar midemde olduğunu dusundugum felaket bir ağrı ortaya çıktı doktora gittik baktı etti bir şey bulamadı psikolojik dedi verdi ilacı içtim .rahatladım oh mis sonra yine oldu başka bir doktor baktı safra kesende taş var dedi bu da böyle bir anı.
  • depresyondan hiç çıkmamış insan olabilir. normal zannediyordur olan biteni. biri uyarsa ya yazık değil mi!
  • olm siz gerizekalı mısınız? antidepresan kullanmamanızı anlarım ama kullanmamak nasıl bir övünç kaynağı?

    hadi onu geçtim, kullananlar için biz o kadar prens, prenses değiliz diyerek neyi kanıtlıyorsunuz? hakikaten şu cümleleri kurmanın sağlığa dair yalan yanlış bilgiler vermekten farkı olmadığını anlamıyor musunuz ya? resmen ilaca ihtiyaç duyan biri sizin cümlelerinizi okusa “yok ya ben de o kadar kötü değilim “dese, daha kötüleşse hiç payınız yok mu?

    siyaset için her boku yazın ama sağlıkla ilgili bilgiçlik taslamayın.
hesabın var mı? giriş yap