7 entry daha
  • geçen kış, biraz kırgın, biraz ateşli uyudum uyumadım arasıydım ki, kulağımdan çeneme doğru başlayan ağrı gibi, uyuşukluk gibi bir hisle uyandım. beynim kafatasımdan, gözlerim yuvalarından çıkacaktı sanki.

    evde çocuk var, eşim ertesi gün işe gidecek. acile gidelim desem, çocuğu ne yapacağız, hastaneye bizle gidecek mahvolacak uykusu, hastalık kapma riski de cabası.. eşim de uykusuz kalacak bir yandan...
    fakat tüm bunların ötesinde acıdan duramıyorum. çene kemiğimi çıkarıp atsam, "oh iyi oldu" diyeceğim.
    anestezisiz normal doğum yapmış biri olarak, kulak ağrısından duvara çıkacağım o derece.

    ağrı kesici aldım. sonra (peşin söyleyeyim, bir sağlık önerisi değildir, kendim denedim, risk alarak. başka birinde aynı etkiyi yapmayabilir) çocuk sağlığı sitelerinde okuduğum bir şey geldi aklıma ve bir kuru soğanı çelik rende ile rendeleyip suyundan biraz damlattım kulağıma. hışırtı sesi gibi bir şeyler oldu derken, cidden ağrı kesildi de biraz uyudum. kaldı ki bu sırada gün aydınlanmaya başlamıştı.
    eşim işe gidince, hemen annemleri aradım. annem evde oğlana baktı, babamla doktora gittik.
    annem, "inan bak çocukluğunda bile yaşamadın sen kulak ağrısı" dedi. evet, cidden hiç kulağımın ağrıdığını hatırlamıyordum.
    babamla gittik doktora. doktor muayene ederken, gözümden şıp şıp yaşlar akıyordu.

    doktor: aa, sakin olun lütfen. ilaç tedavisiyle geçecek bir şey bu, dedi.
    ben, iç çekerek mırıldandım: kendime ağlamıyorum ki, kendi çocuğum ve diğer çocuklar bu ağrıya nasıl dayanıyorlar, bu ağrıyı nasıl çekiyorlar diye ağlıyorum, dedim.

    işte öyle bir ağrısı vardır bunun, davul olsundur, evlerden ırak olsundur.
148 entry daha
hesabın var mı? giriş yap