138 entry daha
  • 1995-2005 arası 10 senelik kesimde, rahat bi kaç öss birincisi odtü eee'ye girmiştir.. hepsine şu an bakın.. amerikada, ya da avrupanın sayılı merkezlerinde nanoteknoloji ya da data mining ya da ai konusunda çalışıyolar.. hepsi eli yüzü düzgün, zekalarıyla gittikleri yerlerde de sıyrılmış kaliteli insanlardır.. adlarını yazınca çıkan yayınlar ya da reviewe yolladıkları makaleler, fb'daki fotoğraf sayılarından fazladır..

    gene gidin 1995-2005 arasına odtü genetiğe bakın.. şimdilerde gene amerika ve avrupanın sayılı merkezlerinde phd ya da post doc kasıyo, eşlerine dostlarına hayatlarından şikayet edip 'keşke tıp yazaydık lan' diyolardır.. kaliteli ortamları vardır hepsinin.. muhabbetleri çekilir, insana doluluk hissi katar.. evet bi çoğu meyve sinekleriyle uraşır ve zamanla, o kadar spesifize olmaktan ve lab.da çalışmaktan ana fikri kaçırırlar.. yaptıkları şeyin neye hizmet ettiğini, bilim denen ucu bucağı olmayan ve şahsıma dünyada en huzur veren şeyin, neye yaradığını bazen kaçırırlar..

    bazen de, bilime az çok eli değmiş her insan gibi; hepimize bi his gelir.. en ufak bi proteinden, koskoca bi evrenin yaradılışındaki milyonlarca basamaktan birini bilmek.. bi konuda uzman olmak.. ve nihayetinde yaratılışımızı anlamak.. yaradılış neden bu kadar önemlidir ki? lan siktiğimin toz bulutundan mı oluştuk, karbonlarla nitritler üst üste alt alta tepişti de mi oluştuk? who cares.. mühim olan burdayız..

    insan, bu gibi işlere kafayı yordukça, evrime inandıkça; kendisinin bi hayvandan farkı kalmadığını görüyo.. en primitif isteklerimizle kabul ediyoruz kendimizi.. evet kadınlar, erkeğin gücünün altında olmaktan haz alır.. evet, en salon erkeği adam bile, kendisine geyşa olacak bi kadından etkilenir.. evet, hormonlardan ibaretiz.. evet, seks yapmak için yaşıyoruz.. evet, beyin denen şey hudutu olmayan bişi.. akla gelen görüntüler, anlık anımsamalar, çağrışımlar, sanat, rüyalar.. ucu bucağı olmayan bi düşünsel düzlemde, birbirimizle ve evrenle iç içe yaşayan, elektrik üretip nöronların sinapslarıyla varlığımızı idame ettiren et yığınlarıyız..

    tanrı neden mühimdir? günümüzde tanrımız kim? google mı? bir veri tabanından fazlası, herşeyi bilen ve bütün dataların yüklü olduğu o müthiş veritabanından fazla bi güç varmıdır? güç bilgi çağında, bilgiyse en basitinden bi arama motoru bile, etrafımızdaki bi çok figürden daha çok tanrı figürü olmaya haketmez mi?

    çok uzağa gitmeye gerek yok.. lab.lardaki fotometrenin sonuçlarından, pcr bantlarından kafayı biraz çektik mi görücez.. varoluşumuzu anlamak, yok oluşumuzu engellemenin yolunda ço kmühim bi anahtar olduğu için bizi böyle enterese ediyo..

    tanrı denen şey, bir enerji olarak algılanıyo.. düşüncelerin önemi, sezi ve okultizmin değeri; teknoloji arttıkça azalacağına kat be kat artıyo..

    hayırlısı denen cümleyi, 'iyi ki olmamış lan hiii' dediğimiz şeyler yaşayınca anlıyoruz.. anlıyoruz ki, tesadüfe yer bırakmayacak kadar sistemli bi yerde yaşıyoruz.. anlıyoruz ki, sokakta uçuşan yapraklar değiliz.. rotamız var.. kendi küçük felaketlerimiz ve mucizelerimiz içinde, çok azımıza daha büyük şeyler anlama fırsatı veriliyo..

    bu film, sadece bu hislere gark ettiği için bile mutlaka izlenilmeye değer.. aşk, melankoli, sikindirik arabesk hayatların arasında; bilim pırıltısı yağdırdığı için nöronlarımıza.. sevilen bi kişiden geriye ne kalacak? o kişinin bedenini mi özlüyoruz yoksa onla konuşmayı mı? tanrı.. sonsuzluk.. sevginin gücü.. teknolojinin hudutları..

    bütün hepsini harmanlayıp bi film yapmaya çalışmışlar.. inceptionı izlerken aldığım o tad, fight clubın sonundaki şaşkınlığımdan o kasım ayında titrememe rağmen giymeyi unuttuğum ceketim, matrixten çıkıncaki kendimi bilime verme gazım.. hepsini birleştirdi..

    evet bariz hataları var, evet görüntüleri çok iyi değil, evet depp çok yaşlanmış ahı gitmiş bahı kalmış.. ama bir film, bana tanrımı ben mi yaratıyorumu düşündürüyosa; o dedi bu dedinin ötesinde, yıldızlara bakıp 'lan bişi var bu dünyada, bu yaşamda bişi var ve çözmeye uğraşıcam' dedirtiyosa.. sevgiliyi, bugun ne giysemi, hatta o akşam buluşacağın bi dolu adamı unutturup, biraz kendinle kalıp düşünmeyi istetiyosa.. o filmi ben izlerim..

    hatalarını da bulanı sikerim.. bu filmde en azından, hata bulunacak bi senaryo var.. izlerken çok yoğun hisler yaşatmak kolay.. koy oraya bi aşk hikayesi, herkes kendi hayatından bişi bulsun.. acı hissettir, aşk hissettir, anımsat bişileri.. onların hepsi çok kolay.. hele türkler için, çoook kolay.. ama düşündürmek.. yani bu halkın en az yaptığı eylemi yaptırmak.. bu mesele..

    ve bu film düşündüren bi filmdir.. helal olsun yapanlara.. tabii ki türün daha iyi çalışılmış dizileri/ filmleri vardır.. benim de aklıma geliyo futuristik ve daha iyi olan bi dolu yapımlar.. ama bu film aynı zamanda bi gişe filmi.. morgan freemanın johnny deppin filmi.. piyasa filmi yani anlayacağın.. ona rağmen, çok cürektar, çok alternatif, çok güzel.. bayıldım..
128 entry daha
hesabın var mı? giriş yap