416 entry daha
  • "doğru, hep başkayız. ayak bastığımız her yer dünyanın merkezi oluyor. her şey bizim çevremizde dönüyor."

    "düşünüyordu: çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği, kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor. sinemadan çıkmış insan. gördüğü film ona bir şeyler yapmış. salt çıkarını düşünen kişi değil. insanlarla barışık. onun büyük işler yapacağı umurlur. ama beş-on dakikada ölüyor. sokak sinemadan çıkmayanlarla dolu; asık yüzleri, kayıtsızlıklar, sinsi yürüyüşleriyle onu aralarına alıyorlar, eritiyorlar."

    "bir gün geleceğini, resimlerimi merak ettiğini, yalnız belki kötü bir huyu olduğunu, ikinci görüşünde konuştuğu kimselere 'siz' diyemediğini söyledi"

    "bütün bu siz'ler, iz'ler, uz'lardan sıkılırım ben. yapmacık fazlalık gibi gelirler bana. ikinci konuşmamda 'sen' diyemeyeceğim biriyle bir daha konuşamam. ne dersin(iz)?"

    "nasıl kolayca söyleyiveriyor bunu. sevmek! kelimelere herkes kendine göre bir anlam, bir değer veriyor galiba. bu değerler aynı olmadıkça iki kişi iki ayrı dil konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu?"

    "acelem yok benim, biliyorsun. bir gün sana dünyada dayanılacak tek şeyin sevgi olduğunu öğretecem."

    "belki de insanlar kendi kendilerine düşünmek, hayaller kurmak için yeteri kadar yalnız kalamadıklarından anlayışsız oluyorlardı."

    "kalktılar. aynı odada uyumuyorlardı. iki kişilik toplumda sevgiyi dipdiri tutacak çareyi bulduklarını sanıyordu. evlenen iki kişinin gitgide sevgilerini yitirmelerinin baş sebebini aynı yatakta uyumalarında görürdü. uykuda başına buyruk yaşayan insan bedeninin kendini koyvermişliği; horlaması, yellenmesi, hepsinden çok o biteviye uyku soluması, kişinin bu bedende aramaktan hoşlanacağı gizlerin değerini düşürürdü."
782 entry daha
hesabın var mı? giriş yap