mütevazı

• mütevazı, güzel sıfat. hakkını verebilene ne mutlu... tevazu sahibi, sahip demeyelim de tevazuya râm olmuş diyelim. büyük bir kavram zira tevazu, beşerden büyük bilhassa. tevazu sahibiyim diye düşünen, kendini tevazuya sahip olmakla ondan büyük görebilme tehlikesine düçar olabilir. takması çetin madalyonlardan biri tevazu. eh madalyon da zıtların birliği ilkesinin en belirgin simgelerinden biri...
  
  tevazunun şöyle bir tanımına denk geldim: "tevazu, hakkı kabul edip ona boğun eğmektir." yani hak ve doğru olan bir şeyi, kimden gelirse gelsin, yaşça küçükten ya da büyükten, mevkice küçükten ya da büyükten, hâlce küçükten ya da büyükten, sevilen yahut sevilmeyen, kimden gelirse itirazsız kabul etmektir. hülasa, hakikate böylesine teslim olanlara mütevazı denirmiş.
  
  kimsenin kendi doğru bildiğinden caymadığı yerde,
  inatla tevazudan bahsedilmesi ah ne hoş ve boş bir hayalmiş.