23 entry daha
  • türk şiirine özellikle 1940lı yıllarda hakim olmuş, orhan veli'nin 1937'den itibaren varlık dergisinde yayımlamaya başladığı şiirlerle, özellikle 1938 tarihli kitabe-i seng-i mezar'la boy göstermeye başlamış ve 1941 yılında orhan veli, melih cevdet ve oktay rifat'ın ortaklaşa oluşturduğu garip adlı kitapla beraber başlamış edebi akım. bu kitabın "garip" başlıklı önsözünde orhan veli, başlattıkları akımın şiire bakışını ve amaçlarını anlatır:
    "bugüne kadar burjuvazinin malı olmaktan, yüksek sanayi devrinin başlamasından evvel de dinin ve feodal zümrenin köleliğini yapmaktan başka hiç bir işe yaramamış olan şiirde bu değişmeyen taraf; ‘müreffeh sınıfların zevkine hitap etmiş olmak’ şeklinde tecelli ediyor. müreffeh sınıfları yaşamak için öyle çalışmaya ihtiyacı olmayan insanlar teşkil ederler ve o insanlar geçmiş devirlerin hâkimidirler. o sınıfı temsil etmiş olan şiir lâyık olduğundan daha büyük bir mükemmeliyete erişmiştir. fakat yeni şiirin istinat edeceği zevk artık akalliyeti teşkil eden o sınıfın zevki değildir. bugünkü dünyayı dolduran insanlar yaşamak hakkını mütemadi bir didişmenin sonunda bulmaktadırlar. herşey gibi şiir de onların hakkıdır ve onların zevkine hitap edecektir. (...) yeni bir zevke ancak yeni yollarla ve yeni vasıtalarla varılır. bir takım ideolojilerin söylediklerini bilinen kalıplar içine sıkıştırmakta hiçbir yeni ve san'atkârane hamle yoktur. yapıyı temelinden değiştirmelidir. biz senelerden beri zevkimize ve irademize hükmetmiş, onları tayin etmiş, onlara şekil vermiş edebiyatların sıkıcı ve bunaltıcı tesirinden kurtulabilmek için, o edebiyatların bize öğretmiş olduğu herşeyi atmak mecburiyetindeyiz."

    özetle, şiirdeki bütün sınırlar aşılacaktır. vezin, kafiye, mecaz, istiare, mübalağa gibi sanatlar önemsizdir, şiirde önemli olan yalınlıktır, şiirin hitap ettiği kitlenin dilini şiire sokmaktır, şiirin göze güzel görünmesidir*. garip şiirler toplumsal içerikli olmadığı için belki de, fakir ve yalnız insanları anlatıp onlara hitap ettiği için belki, bu şiirlerin yüksek sesle okunsunlar diye değil de bakılsınlar, içten okunsunlar diye yazıldığını söyler memet fuat.

    zamanla kurucuları garip akımı'ında eksiklikler gördüler, ve ötesine geçtiler...gençken, " şiire yeni dünyalar, yeni insanlar sokarak, yeni söyleyişler bularak şiirin sınırlarını biraz daha genişletmek" istemişlerdi, şimdiyse o şiirler "içi boş" geliyordu akımın kurucularına, artık görüşlerini şiirlerinde yansıtmak istiyorlardı. ayrıca biçimde yaptıkları devrimi de "şekil bakımından zayıflık" olarak görmeye başlamışlardı. orhan veli, "garip" kitabının 1945'deki ikinci baskısına ön söz olarak şöyle yazar:
    " 'hiçbir yaptığımdan pişman olmıyacağım' diye bir karar vermişliğiniz var mıdır? benim vardır. çok da faydasını gördüm. bundan bir hayli zaman (önce) böyle bir karar vermemiş olsaydım, üzüntülü günlerimin sayısı muhakkak ki daha fazla olurdu. bu arada '1941 senesinde garip adlı bir kitap neşretmişim' diye döğünür durur, hele onun yeniden basılmasına dünyada razı olmazdım."

    mehmet fuat'a göre garip akımı orhan veli'de destan gibi, oktay rifat'da aşağı yukarı, melih cevdet'de telgrafhane ile son bulur.
187 entry daha
hesabın var mı? giriş yap