77 entry daha
  • soranlar, merak edenler oluyor.. dilim döndükçe...

    birebir sözlükte pişmiş bir adam olarak bu maceraya nasıl başladığımı anlatayım. belki bir faydası olur.
    hiçbir zaman yazmayı düşünmedim, yazmak gibi bir hedefim ya da beklentim hele ki kitaplarım çıksın şu olsun, bu olsun diye bir düşüncem olmadı.
    uzun süre yurt dışında yaşadım. türkçe konuşurken bile zorlanıyordum.. herhangi bir edebiyat bilgim ya da ilgim yoktu. dil bilgisi, imla kuralları vs. bek alakam yoktur. ilk yazmaya başladığımda türkçe klavye bile kullanamıyordum. hatta iki defa ekşi sözlükten fazla imla hataları yüzünden uçurulmuşluğum vardır.
    kısacası yazmak ile hiç bir alakam olmadı ama kendimi bildim bileli okurum. edebiyat, roman, şiir haricinde ne bulursam okudum.
    anlatmayı severdim bir de. yakından tanıyanlar bilenler kafama uyan birisi olduğunda ne kadar düşük bir çenem olduğunu bilir.
    neyse..
    tam olarak yedi yıl önce yazmaya başladım. bir gece öylesine. sabah olduğunda klavyenin başında sızıp kalmışım. anonim bir isim ile (angutyus) kimselerin tanımadığı, bilmediği bir gölge gibi saatlerce yazdım. zor bir dönemdi. bir beklentim de olmadı.
    sadece yazdım.
    böyle başladı.
    ilk başta yaşadıklarım, anılarım vs. sonra bir teklif geldi hayatımı değiştirecek kadar güzel. benden kurgu yapmam istendi. bir ön senaryo.
    sonra kitaplar vs.
    yazmaya başladığımda sabah altı gibi kalkarım. olabildiğince sakin bir yerde kahvemi içer sonra da anlatmaya başlarım.
    genelde bu (roman/senaryo/hikaye vs.) değişir. bir roman için günde 12 ile 14 saat arasında aralıksız aylarca çalıştığımı bilirim. günde iki paket sigara içen bir adamım. sabah sekizde başlayıp sabaha karşı dörde kadar iki dal sigara içtiğim oldu kendimi kaptırmaktan. gecenin bir yarısında yataktan fırlayıp, bilgisayarın başına oturduğum günler oldu.
    mecburum çünkü yazmaya. yazmazsam çıldırırım. buna eminim artık yazmazsam, içimdekileri kusmazsam çıldırırım.
    son iki yılda göz altlarım mahvolmuş durumda.
    telefon kapalı olur. internet, televizyon, müzik vs. her şey biter.
    yazmak her şeyden önce disiplin gerektirir.
    yazmaktan sıkıldığınız zaman kafanızı dağıtacak başka bir mecra da kafanıza göre yazmaya devam etmelisiniz. ben genelde sözlüğü tercih ediyorum. ya da okumaya, not almaya devam etmelisiniz.
    yazmak her şeyden önce emek gerektirir.
    bir sahne vardı. bir müebbet mahkum bir gece de hapishaneden kaçmak zorunda. bunu mantık çerçevesinde ve hiçbir dizi/roman vs. den çalmadan hazırlamak zorundayım. yalvar yakar bir gardiyan buldum. adam anlattı ben dinledim üç haftamı yedi.
    kitap yazılmıyor.. yaratılıyor.
    gözlerini kapatıyorsun.
    topraktan bir avuç alıp ona ruh üflüyorsun. can veriyor kaderini çiziyorsun. ellerin ile mutlu ediyor ya da öldürüyorsun. bir tanrı gibi oluyorsun. o yarattığın kahraman ile tüm gününü ve geceni.. günlerini, haftalarını, aylarını veriyorsun. beraber sofraya oturuyor, kafanı yastığa koyduğunda o yarattığın karakter ile dertleşiyorsun.
    sen ölsen bile onun yıllarca yaşayacağını biliyorsun. giderken arkanda bir şeyler bırakıyorsun.
    bu ruh halini yakalayabilirsen gözlerini patlatmak adına bile saatlerce o klavyenin başından kalkmıyorsun.
    sonrası.
    şansına sana hayatı zindan edecek bir editöre kalıyor. editörün ne kadar ağzına sıçıp seni rezil kepaze ederse o kadar iyi bir iş çıkar ortaya.
    yok medya da popüler olmak yok muhalifcilik oynamak vs. ile yürümüyor bu işler.
    ya da;
    barlarda, cafelerde karı kıza yazmak adına yazar etiketi almak için yenecek bok hiç değil.
    yazın...
    yazmak istiyorsan yaz!
    imla kuralları, düşük cümleler vs. kafanı takma. sadece yaz!
    önemli olan bir karakter yaratmak kitap yazmak değil. imla hatalarını editör düzeltir zaten sen sadece yaz!
    kitabın adını, ön sözünü, finalini, gelişmesini düşünme. yarattığın karakter seni zaten finale götürecektir sen fark etmesen de. karakter ile bütünleşebilirsen el ele vererek beraber yürürsünüz.
    bu ruh halini yakalayamıyorsan kafan eski sevgilinde, doğal gaz faturasında ya da takip ettiğin dizinin sezon finalindeyse sana da yazık.hiç bulaşma vazgeç.
    "kitabım basılacak mı?" bu düşünceyi sil kafandan.
    zaten gideceği yere gider o. bir ışık varsa elbet birisi görecektir.
    yaz ama üç yıl bedava yaz. üç yılın sonunda kimse para ödemiyorsa yazdıklarına vazgeç. başka işlere kafayı yor. keyif için yaz sadece hayallere kapılma.
    parasını vererek kitap bastırma. yok öyle bir dünya! paran ile rezil olursun en fazla.
    yaz.. dosyala kendin götür yayın evlerine. tamam bu işlerde hatır gönül de var ama her yazarın amcası yayın evi sahibi değil.
    fanzinler de yaz. dergiler de yaz! en iyi yazarlarımız en sağlam edebiyatçılarımız dergilerden çıkmıştır. çok zordur dergide yazmak ama iyi antrenmandır ve geniş kitlelere ulaşırsın.
    bahaneleri olmalı yazan insanın.
    sözünün kesilmesini sevmiyordur, birilerine küsmüştür, anlatmak istedikleri vardır, dertleri vardır. olmalı yani bir sıkıntınız yoksa dışarıda bir hayat var. saatlerce bok böceği gibi bir odaya kapanıp yazmak akıl kari iş değildir. normal bir insanın başa çıkabileceği bir dert hiç değildir.
    yaz sadece!
    iyi yazarsan ne ala. kötü yazarsan da bir hatıra en azından kendin ile dertleşmiş olursun.
    güzeldir yazmak. karakterler yaratmak ve o karakterlerin sonsuza kadar arkandan el sallayacağını bilmek.
    para/şan/şöhret için yazma! git bir izdivaç programına katıl ya da bir yetenek yarışmasında soytarılık yap. olmadı felçli anneannenin 7sn'lik videosunu çek yine ünlü olursun.

    gözlerini kapat.
    bir sahne düşün. bir adam, elinde bir tabanca ve nefes nefese.. adama bir isim ver. adamı giydir, yüz, kaş, göz ver ona. başına bir bela ver.
    sonrası gelir zaten.
    beğenilmek, takdir almak için yazma. sadece kendin için yaz ama saatlerce yaz.
    yarattığın karakter anan, baban,sevgilin,arkadaşın,en sevdiğin dostun olsun. yazmaktan sıkıldığında oku. okumaktan sıkıldığında yaz.
    ortalama bir roman 700.000 ile 1.000.000 vuruştan oluşuyor ve bunun en az 300.000 vuruşu çöpe gidiyor.
    yazar tek başına hiçbir şeydir. en önemli faktör editördür. editör eğer sadece imla hatalarını düzeltip seni pohpohluyorsa sana en büyük kötülüğü yapar.
    iyi bir editör böyle çalışır.

    http://i.hizliresim.com/2808je.png
    sikinize göre;
    sözluklerde ya da yazdiklarinizi begenmeyecek/kufur edecek/yanlislarinizi bulacak/mantik hatalarinizi arayacak.. kisaca itin götune sokacak adamlarin oldugu bir mecrada yazin..
    kafayi cekip cekip yazin.. caniniz sikkinken yazin.. keyfiniz yerindeyken yazin..
    ilgi ve alakanin durumuna göre..
    yediginiz kufurun kat sayisina göre yazmaya devam edin..
    yazdiklarinizi begenenleri fazla ciddiye almayin. kibarca tesekkur edin.. sizi asil alakadar edenler..
    ne kadar mal ve malak bir adam oldugunuzu yuzunuze haykiranlar olmali. mantikli olanlari ayirin ve o nefret kusan adamlari dinleyin..
    nerede yanlis yaptiginizi bulmaya calisin..
    tum birikiminizi vermeden.. son barutunuzu atmadan yazmaya ve yazdiklarinizi elestiren adamlarin yorumlari ile birlikte sorgulayin...
    kendinizi hazir hissetiginizde..
    tum yazdiklarinizi silin.. cope atin..
    sonra;
    tum elestirileri tekrar dikkate alarak tekrar yazmaya baslayin...
    anlattiklariniz/anlatmaya calistiklariniz dogru yada yanlis olmasindan önce.. okumasi icin önune sundugunuz okuyucu kitlenin tepkisi herseyden önce cok önemli..
    kendizi ispat edercesine, kendi dogrularinizi dayatircasina ve etraftan gelen elestirilere kulaklarinizi tikadiginiz surece..
    ve;
    okuyucu ile sidik yarisina girdiginiz surece.. isterseniz kulliyat yazin.. bir degeri yok..
    bikmadan, usanmadan yeniden yazin..
    hep dogrulari yazacagim, hep ben hakli olacagim, okuyanin aklini alacagim triplerine girerseniz ya da okuyucuya bunu hissetirseniz.. hic ugrasmayin..
    anlattiklariniz ya da yazdiklariniz okuyan/takip eden kisileri kendileri ile yuzlestiriyorsa, kendilerinden birseyler buluyorsa..
    kitap yazmaniza zaten gerek yoktur..
    kitap olacaksa.. kitap yapacak kisi ve kurumlar sizi arayip bulacaktir...
    kitap demek sadece edebiyat demek degil..
    edebiyat ile bir alakaniz yoksa bile kitap yazabilirsiniz..
    diyet yapma kilavuzu da bir kitap.. domates/salatalik yetistirmenin inceliklerini anlatan da bir kitap.. turk ceza kanun da bir kitap..
    siz..
    sadece.. iyi bildiginiz konu hakkinda yazin..
    kisileri ve krumlari etkilemek icin.. bilmediginiz, bir parcasi olmadiginiz konulardan uzak durun.. yazarken en azindan kendinizi kandirmain.. baskalarini kandirmak adina.. samimi olun.. gunumuz insanin en buyuk ihtiyaci biraz samimiyet...
    arkanda;
    bu isler ile ugrasan bir dayin/amacan yoksa.. ensesi kalin bir yayinevi sahibi kankan yoksa.. okuyanlara dayamalisin sirtini.. onlarin ettikleri kufuru, elestiriyi dinlemelisin..
    oturup..
    - hadi ben kitap yazayim..
    demek ile olmuyor...
    haa... kitap cikarmak icin kitap yazmak da ayri bir konu..
    ilk kitabınızı mutlaka bu iş ile profesyonel uğraşan bir editör ya da yazardan destek al!
    yazdıklarınızı yayın evine göndermeden önce iyi bir editör bulun. eksiklerinizi düzeltsin, siz yönlendirsin... sonrasında derdiniz kitabınızın basılmasıysa en geçerli yol budur.
    siz bir tohumsanız.. sizi sulayacak çabalayacak. etrafınızda ki zararlı otları temizleyecek kişi de editörünüzdür.
    saatlerinizi, gecelerinizi, gündüzlerinizi bu işe ayırmayı gözünüz kesiyorsa yazın.
    "30 sayfa yazım, ilk on sayfası fena olmadı vs..vs." ile olacak işler değil.
    birde bu var...
    unutma!
    ne kadar iyi yazarsan yaz. kitap olarak eline aldığında çok pişman olacaksın. "keşke" diyeceksin. en iyisi yazdıktan sonra okuma yazdıklarını.
    kesinlikle alkol/uyuşturucu alarak yazma. gün gelir onlar da yetmez.
    en güzel uyuşturucu/alkol önünde akıp giden kelimeler olmalı.
    yazarı en çok aldığı tepkiler kamçılar. sözlük/blog vs. gibi mecralarda devamlı yaz. aldığın tepkiler olumlu olursa şevkin artar, eleştirilerde kendini tartarsın. okunduğunu bilmek sana güç verir.
    dinle!
    eleştirileri hep dinle. senden on yaş küçük olsun isterse hiç okumamış olsun ama dinle.
    seni ciddiye almayanları, emeklerine burun kıvıranları en kötüsü seni başka yazarlar ile kıyaslayanları, dünyanın belki de en zor hayallerinden seni soğutanları, hor görenleri, aşağılanları uzaklaştır hayatından.. siktir et!
    okumadan, kafa yormadan..seni hep öven pohpohlayan, sırf senin için seni eleştirmeyenleri, seni kırmamak adına sana yalan söyleyenleri de siktir et!
    bu tiplerin sana bir faydası olmaz.. zararı olur.
    ne bulursan oku. ama taklit etme özgün ol. bildiğin konuları, şehirleri, insanları anlat.
    bu işin tek hocası var! okumak! bol bol okuyun ve gözlemleyin..dinleyin!
    her şeyden vazgeçin ama hayal gücünüzden vazgeçmeyin.
    okumak+dinlemek+gözlemlemek = en büyük silahın.
    hepsini harmanlayın ve bolca disiplin bolca sabır, biraz umut katın.
    kitabınız hayırlı olsun!
    benim naçizane tavsiyelerim bunlar. umarım bir faydası dokunur.
269 entry daha
hesabın var mı? giriş yap