19 entry daha
  • şubat sayısı kapağında sabahattin ali'yi görünce hemen aldım dergiyi. bu oltaya çok geliyorum ben. sabahattin ali'yi gördüm mü dayanamıyorum. genellikle üstünkörü hazırlanmış birkaç yazı ile anlattıklarında da üzülüyorum.

    ancak bu dergi enfes bir dosya hazırlamış. bayıldım. dergiye genel olarak da bayıldım. her ay alırım artık.

    bir kere sevengül sönmez ile röportaj yapmışlar. budur. sevengül sönmez şu an kürk mantolu madonna'nın çok satanlar arasında bulunmasına katkı sağlayan ve yalnızca bununla kalmayıp sabahattin ali hakkındaki mektupları, yazıları, yani sabahattin ali külliyatını derleyen çok önemli bir isim. onunla röportaj yapmak mükemmel bir fikir. sabahattin ali hakkında müthiş donanıma sahip bir insan, dolayısıyla röportaj da harikulade olmuş.

    kürk mantolu madonna demişken. sabahattin ali'yi esasen kürk mantolu madonna ekseninde değerlendirmişler.

    roman eleştirmeni ömer türkeş, kürk mantolu madonna'nın, sabahattin ali'nin diğer kitaplarına nazaran daha çok ilgi görmesini aşk konulu bir kitap olmasına bağlıyor. aşk söz konusu olunca bu konunun pek çok defa işlenmesi nedeniyle bu kitabı küçümseyenlere şu yanıtı veriyor:

    "bu hikayeyi dizilerde çok gördük, diyenlerin bir romanı hikayeden ibaret sandıkları çok açık."

    romanın olayı, ne anlattığından ziyade nasıl anlattığındır. sabahattin ali de bu konuda iyi bir anlatıcıdır.

    ilk romanı olan kuyucaklı yusuf da aslında bir dönemim çok satanıymış. peki şimdi neden değil? bu soruya da şu yanıtı vermiş ömer türkeş:

    "isyan sözcüğünün bile sözlüklerden silinmek istendiği, bırakın isyan etmeyi iktidarı eleştirenlerin bile bedel ödediği bir ülkede bugün elbette kuyucaklı yusuf'la anılmıyor sabahattin ali."

    yani çok satanlar aslında toplumun içinde bulunduğu haleti ruhiyeyi gösteriyor.

    "mesela 2. abdülhamid döneminde polisiyelerin ve aşk romanlarının bolluğu, 2. meşrutiyet ile birlikte erotik edebiyatın yaygınlaşması, cumhuriyetin ilk dönemlerindeki tarihi roman furyası, farklı bir bakış açısıyla değerlendirildiğinde bireyin ve toplumun o dönemdeki ruh halini anlamaya yardımcı olacaktır."

    şimdinin çok satanlarını gözünüzün önüne getirin.

    "çok satar kitaplarda hiç olmadığı kadar büyük bir irtifa kaybı yaşıyoruz. bu nedenle, sebebi ne olursa olsun, sabahattin ali'yi o rafta görmek insanı mutlu ediyor." diyor cemil üzen "bir kahve virali olarak kürk mantolu madonna" başlıklı mükemmel yazısında.

    sabahattin ali'nin çok satan kitaplar rafında yer almasını sağlayan sevengül sönmez bu süreci şöyle anlatıyor:

    "2002 idi. yapı kredi yayınları sabahattin ali'nin teliflerini alıp yayınlamaya başladı. türkiye'yi bucak bucak gezdim. (...)gitmediğimiz okul kalmadı. yetmedi, yurt dışında da sergiler, konferanslar devam etti."

    sevengül sönmez ve yky büyük bir pr çalışması yapmış ama kitabın gördüğü ilginin tek sebebi bu mu?

    cemil üzen'e geri dönüyorum, onun buna cevabı şöyle:

    "kürk mantolu madonna bir pazarlama mucizesi değil. (...) belki de meselenin öznesi olan 'altı çizilecek, sosyal medyada paylaşılacak cümle' avcısı yeni okur tipine kulak vermeliyiz."

    kürk mantolu madonna'nın ardından sabahattin ali'nin diğer iki romanı da zaman zaman bu raflarda görülüyor. belki yazarı merak edip öykülerini de okuyanlar olur. sırça köşk bugüne de ışık tutabilecek şahane bir öyküdür mesela. şahaneliğini o dönemde yasaklanmasından anlayabilirsiniz. sırça köşkte yaşayıp halkı köleleştirenlerin köşklerini başına yıkmak için bir kelle gerektiğini anlatır öykü. sonra köşk yıkılır, halk da refaha kavuşur.

    aşksa mesele, değirmen öyküsü var. sevdiğinde eksik olan şey, sende de eksik olmadıkça ona aşk denir mi?

    sadece romanları, öyküleri değil, aynı zamanda şiirleri ve gazete/dergi yazıları ile de dört başı mamur bir edebiyatçıdır sabahattin ali. bir de fotoğrafçılığı varmış, sevengül sönmez röportajından öğrendim. nerede peki bu fotoğraflar? onları da derleseler toplasalar ya

    *

    dergiyi saman kağıda basılı sanmıştım. naylon poşede sarılı satıldığından anlaşılmıyordu. meğer gıcır gıcır kağıtmış. gerçi saman kağıdı olsa da bana komazdı, mühim olan iç güzelliği, ama bu şekil daha özenli gözüküyor.

    çok iyi bir kitap ve kültür dergisi.

    diğer yazılar şu kitaplar hakkında:

    - puşkin ve refik halid karay kitapları

    - şirazi

    - gündelik yaşamda avrupalı müslümanlar / nilüfer göle

    - avrupa düşüncesinin serüveni / jacqueline russ

    - elveda güzel vatanım / ahmet ümit

    - ucunda ölüm var / kemal varol

    - kurmacasız bir yaşam / vüs'at o. bener

    - boncuk oyunu / hermann hesse

    - fantastik bir dünya kuran kitaplar

    - kralın yeni aklı / roger penrose

    - yakup'un renkleri / lindsay hawden

    - basit bir es / enis batur

    - charles dickens kitapları

    - tamamlanmamış devlet / ali mezghani

    - sosyal medya ve gençlik / mehmet emin babacan

    - mimarlık ve modernite / hilde heynen

    - anadolu'nun gözyaşları / yaşar yılmaz

    - çocuk kitapları

    kitaplardan korkan çocuk / susanna tamaro

    usta ile ayı / john yeoman

    - isim vermeden bir kitapçı eleştirisi var. sanırım bahsi geçen kitapçı zinciri d&r
27 entry daha
hesabın var mı? giriş yap