3 entry daha
  • iki gün önce evden çıktığımızda apartmanın girişinde üstü başı perişan vaziyette, başı yaralarla dolu bir adamla karşılaştık. yaklaşık 45 – 50 yaşlarında, zayıf bir adamdı; kafası yara bere içindeydi ve çıt çıkarmadan basamaklarda oturuyordu. başındaki yaraların nasıl olduğunu sorunca bana hastaneye giderken birkaç kez düştüğünü ve kafasını duvara çarptığını, bir evinin olmadığını ve “buralarda takıldığını” söyledi. ısrarla iyi olup olmadığını ve bir şeye ihtiyacı olup olmadığını sorunca sadece ayran istedi. kendisine birkaç şey alıp ne yapacağımızı bilemeyerek ayrıldık binadan. geri döndüğümde bir arabaya yaslanmış bir biçimde zar zor ayakta duruyor, sokaktan geçen insanlardan yardım istiyordu. ne yazık ki kimse umursamıyordu. yanına gidip koluna girdiğimde kendisini caddeye kadar yürütmemi istedi ama adım atmakta inanılmaz zorlanıyordu. daha ben soramadan 7 yıldır ms hastası olduğunu söyledi. hastaneye daha bugün gittiğini söyleyerek ambulans çağırmamı istemedi, yalnızca bir taksi çevirmemi istediğini ve üsküdar’a gideceğini söyledi. nedenini sormaya çekinerek istediğini yapıp taksi aramaya başladım. kimileri “abi taksiyi yeni yıkattım ya” dedi, kimileri de “olmaz ya ben almam onu”… en sonunda bir taksiciyi zar zor ikna edip bindirdim abiyi taksiye.

    eve dönerken camdan bakan karşı komşum abiyi tanıdığını, durumu bildiğini ve onla ilgili aramadığı yerin kalmadığını söyledi; önce 183, sonra 153, beyaz masa, zabıta... hepsi topu bir başkasına attığı için çözüm bulamadığını söyledi. ayrıca abinin isminin ohannes olduğunu, eskiden birkaç sokak ötede oturduğunu ve birkaç yıl önce annesini kaybettikten sonra sokakta yaşamaya başladığını söyledi. gidecek başka bir yeri yoktu. taksiye bindirdiğime pişman oldum.

    akşam üzeri ohannes abiyi tekrar apartmanın girişinde bulduk. karşı komşuyla tekrar bildiğimiz tüm numaraları aramaya başladık. zabıta geldi, zeytinburnu’ndaki evsiz barınağından bahsetti ve “gerçi ms hastasını almazlar, orda öyle kimse bakmıyor, eli ayağı tutan senin benim gibi insanları alırlar oraya” dedi. ambulans çağırmamız gerektiğini söyledi. zaten sonradan öğrendiğimize göre götürmüşler daha önce ohannes abiyi oraya, bir de montlarını çalmışlar, zeytinburnu lafını duyunca “abi oraya gitmem ya, fikirtepe çocukları var ya oradakilerin yanında melek melek” dedi.

    ambulans geldi ama gelmeseydi daha iyiydi. ohannes abiyi görür görmez azarlamaya başladılar. öyle ki o ambulanstan inenler, karşılarında kafası yara bere içinde oturan adama “ya gene mi bu? bırak yaa…” diyebilecek kadar insanlıktan yoksun davrandı. üsküdar’dan da onlar alıp bırakmış apartmana. şoför dahil azar yemediği görevli kalmadı komşuları ‘rahatsız ettiği’ için. hastaneden kaçtığını iddia ettiler. yahu adam %60 ms hastası, zaten elinde içinde kimliği ve raporunun bulunduğu bir poşetten başka bir şeyi yok. azarlayıp orada bıraktılar adamı, bize de “bunu belediye alır, onu arayın” deyip gittiler. böylelikle ambulans denememizden de sonuç alamadık. tekrar 183’ü aradık ama yine aynı şeyi söylediler. geri dönüş yapacaklarmış bize. ohannes abiye bu durumda daha fazla kalamayacağını anlatmaya çalıştık. ısrarla idare edeceğini söyleyip birkaç gün orada kalması için müsaade istedi. kamu görevlisi olan bir tanıdığı ona yakın zamanda sahip çıkacak bir vakıf ayarlayacakmış. söylediği kişiyi aradık ve kendisini uzun süredir tanıdığını söyledi. birkaç hafta içinde işsizlik maaşı yatmaya başlayacakmış ve ohannes abiye ancak o zaman bir vakıf ayarlayabilirmiş. o zamana kadar yardımcı olmamızı istedi. bu deneme de sonuçsuz kaldı. koskoca gökdelenlerin sığdığı istanbul’da ohannes abiyi sığındıracak bir yer bulamadık.

    tesadüfen oradan geçen bir polis arabasını durdurduk ve durumu izah ettik. alo 183’ü kendisi aradı ve kendisini bakanlıktan aradıklarını söyleyerek telefondaki görevliyi sıkıştırmaya çalıştı. uzun uğraşlar sonucu hastaneden sağlık raporu alıp ohannes abiyi karakola götürmemizi istediler. sonra karakol alo 183’le iletişime geçip ohannes abiye sığınacak bir yer ayarlayacaklarmış.

    ohannes abiyi zeytinburnu’na göndermeyeceklerine dair ikna ettik. “bak artık ailen biziz, öyle kimse sana gıcık gıcık davranamaz, biz buradayız abi” dedik. polisle beraber bizim de kendisiyle geleceğimizi ve yanında olacağımızı görünce ikna oldu. onla birlikte biz de ikna olduk ama yanılmışız.

    ambulansta ayakkabıları çıktıkça utana sıkıla giydirmemi rica ediyordu. hastanedeye vardığımızda görevlilerin küçümser bakışlarıyla karşılaştık. ‘yine mi bu salak geldi?’ diyen görevli bile oldu. bir ara ambulans görevlisi bunun tek çaresinin tv kanallarını çağırmak olduğunu söyledi. başka türlü kimse yardım etmezmiş. şaka yapıyor sandım, değilmiş.

    sağlık raporunu aldıktan sonra ohannes abiyi ittire ittire taksiye bindirdi görevliler. yeterince canı yanmıyormuş gibi yine birçok yerine darbe aldı. bir de sıkılmadan aslında kendisine iyi baktıklarını ama ohannes abinin sürekli hastaneye geldiğini söyledi bir görevli.

    karakola vardığımızda bir azar da bir başka polis memurundan yedik. neden getirmişiz, bu memlekette bir enayi polis miymiş, başlarına kalacakmış. söylediklerine tepki gösterince tepkisinin bize olmadığını, sistemin işlemediğini söyledi. hayatta gelip almazlarmış ohannes abiyi. alo 183’ü gene arayınca kısa sürede kendilerine döneceklerini söylediler. bu arada bitap düşen ohannes abi bekleme salonunda uyuyakalmak üzereydi. bir süre daha bekleyip yapabileceğimiz hiçbir şeyin kalmadığını anlayınca ohannes abiyle vedalaşıp eve döndük.

    dün alo 183’ü aradığımızda kendisini zeytinburnu’ndaki spor kompleksine götürdüklerini öğrendik. zeytinburnu’nu arayıp ulaşmaya çalıştık ama olmadı. gene oradan kaçmadığını umarak yanına gideceğiz. aynı zamanda da şefkat derneği ve birkaç ermeni kilisesiyle iletişime geçmeye çalışıyoruz.

    eğer yapabileceğimizi düşündüğünüz başka bir şey olduğunu düşünürseniz lütfen bizimle iletişime geçin. idilgemici@gmail.com veya guerkan61@gmail.com adresine e-mail atabilirsiniz.

    son olarak, insan olduğunuzu hiçbir zaman unutmayın ne olur.

    edit: herkese yeniden merhabalar. öncelikle ilginiz ve çabalarınız karşısında gerçekten gözlerimiz doldu. ohannes abiye ulaştık, kendisi şimdilik zeytinburnu barınakta bekliyor. bağlarbaşı'ndaki ermeni kiliselerinden biri bize kapılarını açtı, ohannes abiyi en geç önümüzdeki pazartesi günü oradan alıp yedikule ermeni hastanesi'ne götürecekler, yerini bile ayırtmışlar. ohannes abinin sağlığı daha iyi olur olmaz buradan duyurmaya çalışırız. her şey için, herkese teşekkürler. gerçekten sağ olun, var olun.

    edit 2: ohannes abiyle ilgili birtakım talihsiz durumlar ortaya çıktı. öncelikle, ermeni kilisesiyle iletişime geçmiştik. söylediklerine göre geçtiğimiz pazar günü zeytinburnu'na gidip ohannes abiyi görmüşler. ancak pazartesi günü kendisini hastaneye götürmek için almaya gittiklerinde ohannes abiyi bulamamışlar. şu anda bir iki kişi zeytinburnu'na giderek görevlilerden bilgi almaya çalışıyoruz. daha önce de belirttiğim gibi, ohannes abi yürümekte çok zorlandığı için başına bir şey gelmesinden korkuyoruz. özellikle zeytinburnu ya da üsküdar taraflarında kendisini gören olursa bizlere 0534 250 83 90 veya 0536 717 56 87 numaralarından ulaşabilirseniz çok seviniriz.
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap