4 entry daha
  • genelde bu fikirsel aydınlanma ve türkiye'nin geri kalmış olduğunun idrak edilmesi yabancı ve gelişmiş bir ülke ziyaret edildiğinde anlaşılır.

    kendi adıma; çok daha iyilerinin olduğunu görmeden evvel istanbul'un inanılmaz güzel bir şehir olduğuna inanıyordum. istiklal caddesi için "kesin yabancılar burayı görünce hayran oluyorlardır" falan diye geçiriyordum, çocukluğun ve cehaletin sonucu işte. yurt dışında taksim bölgesinden çok daha iyi eğlence merkezlerini, istiklal'den çok daha canlı ve güzel caddeleri (ki epeydir gitmiyorum ama sanırım istiklal ve çevresi bitmiş) görünce anlamıştım olayı.

    ha istanbul örneğinden gidelim, istanbul gerçekten harika ve dünyanın en güzel birkaç şehrinden biri olabilirmiş, ama hem fetih öncesi hem de fetih sonrası eserler tarumar edildiği için bu ihtimal yok edilmiş. aşırı nüfustan ötürü oluşan deformasyonu saymıyorum bile. sonuçta "imar projesi" adı altında adnan menderes denen adamın istanbul'un amına nasıl koyduğunu da bilen bilir, bilmeyen basit bir google araştırmasıyla öğrenebilir.

    antalya'nın eski yerleşkesi kaleiçi denen mahalledir ve bu kaleiçi lafta değil gerçekten kalenin içindedir. öyleymiş daha doğrusu. sonra 1930'lardaki bir sığır belediye başkanı, "mahalleler hava almıyor" diye surları yıktırıyor. hadrian döneminden beri dayanan surlar bir gerizekalının fikriyle yıkılıyor. kalenin ayakta kalan burçları hala şehir içinde görülebilir.

    şehircilik ve imar planı üzerinden bir iki küçük örnek dahi neden gelişememiş ve gelişemeyecek olan bir ülke olduğumuzu anlatmaya yeter, örnek çoğaltmaya gerek yok.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap