10 entry daha
  • fi ye başladığında sabırlı olmak gerekiyor. çünkü başlangıçta üçlemenin ana karakterleri tanıtılıyor. doğal olarak başlarda bunların hepsi birbirine karıştı diyorsun. ama sabır gösterip ilerledikçe artık karakterlerle bütünleşmeye başlıyor ve her bir karakterden bir diğerine geçerken acaba ne gibi gelişmeler oldu diye düşünerek inanılmaz bir merak duymaya başlıyorsun ve böylelikle ilk kitabın nasıl bittiğini anlamıyorsun. işte bu noktada zamanında biri bitince diğerini hemen okuyabileyim diye seriyi alma akıllığını gösterdiysen fi'nin bitişiyle heyecana kaldığın yerden devam ediyorsun.

    heyecanlı macera çi ' de inanılmaz bir akıcılıkla devam ediyor ki çi'yi elime sabah işyerinde sadece bir bakayım diye aldığımı ama bırakamayarak aynı gün akşam bitirdiğimi hatırlıyorum. bana kalırsa serinin en keyifli okunanı, hani tabiri caizse her sayfasında farklı bir heyecan barındıran kitabı çi diye düşünüyorum.

    pi ise serinin son kitabı. sanırım çi'deki heyecan fırtınasından sonra pi biraz daha az heyecanlı geliyor. bunun da sebebi artık daha gerçekçi bir anlatım ve daha çok düşünmeye sevkeden konuların üzerinde duruluyor olması. (seriyi o kadar sevdim ki pi ye vasat demeye dilim varmıyor) daha kalın olduğu için önce biraz sevindiğimi (heyecan uzun sürecek diye) sonrasında ise zaman zaman sıkıldığımı hissettiğimde daha az sayfada olabilirdi diye düşündüğümü hatırlıyorum.

    sonuç olarak azra kohen din, siyaset, sanat, bilim, aşk, sevgi,sadakat ve daha bir çok konuyu öylesine gerçekçi ve öylesine mükemmel harmanlayarak sunmuş ki... can manay'ın tutkulu aşkında, özge'nin biz olma çabasında, ada'nın kaybolmuşluğunda, bilge'nin yalnızlığında, duru'nun egosunda, deniz'in farkındalığında, göksel'in kimsesizliğinde ve sadık'ın arafında... her birinde senden, benden, bizden birşeyler var aslında...

    not: yanlış hatırlamıyorsam "eden" adı geçiyor azra kohen'in sıradaki kitabı olarak .
42 entry daha
hesabın var mı? giriş yap