bir kediye aşık olmak

• bütünüyle diğer herşeye aşık olmaya benzer bir duygu bu, bütünüyle... ama asla bir değil...
  
  bir yaz akşamı artan tanışıklıkla başlamıştı bu aşk hareli renklerle. o zamanlar uzakça bir yakınlık vardı aramızda, zaman zaman birimiz diğerimizi kovalıyordu sevmek ya da sevilmek dileğiyle, kısa süreli. ve okunmakta olan gazetelerin sayfalarına yerleşmeye çalışan bir hareye duyulan hayranlık, giderek bütünüyle o hareye has bir hayranlık oluvermişti. okunmuş olan gazetelerin üzerinde konaklayan bir hayranlık... sonra sonra yavaş yavaş yakınlaşmaların süreleri uzamıştı doğal bir biçimde, öyle ki; biri diğerini kovalamıyor, kucaklıyordu artık...
  
  bir sol yanak, bir sağ yanak, bir sol yanak, bir sağ... derken sevişmelerin doruğunda nasıl da hissederek gözlerini kapardı biri, diğeri miniminnacık yanaklarını sevgi dolu öperken ve o sevgi yumağı sarılışları; anlatılamaz. koca kara ellerin ve ayakların hem sevgide hem de minik bir ürkeklikteki sarılıverişi büyük bir güvenle...
  
  mutsuzken biri, diğerinin gelip de usulca yüreğe konuşu, kocaman yeşil gözlerini şöyle bir dikişi birinin kara gözlerine ve usulca yerleşişi, bir el atışı mutsuzluğa, miniminnacık bir el “buradayım” diyerek sanki...
  
  şakalaşmalar da aşk doluydu; ne biri diğerini ne de diğeri birini ısırmaya kıyabilirdi... o miniminnacık yanaklar, o miniminnacık yerinde durmayan burun nasıl kıyılabilinirdi acıyla ısırılmaya...
  
  lavabo başındaki sulu sohbetler, mutfak kapısındaki kimi zaman hırçın kimi zaman neşeli çekişmeler, saç kurutma makinesiyle yapılan kupkuru sinir bozucu şakalar, sinir bozucu sırt kaşıma şakaları, gurul gurul tuvalet paylaşımları, geceleri ninnilerle uyutmalar, şekerlemelere eşlik etmeler yine ninnilerle... ve eve gelenlere içtenlikle aşkını paylaşıma sunmalar, birinin ve diğerinin aşkını...
  
  ve artık birinin (birilerinin) boğazında düğümlenen, düğümlendikçe düğümlenen bir aşksın ebediyen.. daima buralarda olacaksın. daima “buralarımızda” olacak olan bir aşksın “bir kediye aşık olmak”