1128 entry daha
  • yer prag, yıl 2002.

    lise arkadaşımla gitmiştik. hatıra eşya satan bir yere girdik ne alalım diye bakınıyoruz. eski dönemlerde kullanılan kapaklı bira kupaları dikkatimi çekti, çok güzeller ama biraz tuzlular.

    "abi bak 500müş bu, pahalı ama değer bence" dedim. "yok lan çok kazık o, benim bütçemi aşar" dedi. bu sırada kıçı bana dönük, başka bir şeylere bakıyor. o anda arkamda şansal büyüka'nın hormonlusu tipinde bir adam belirdi ve türkçe olarak "500 değil 499" dedi. tabi ben dumur, arkadaşa seslendim, "oğlum adam 499 diyor" dedim. "ne farkeder abi aynı fiyat işte" dedi. "lan oğlum adam türkçe konuşuyor aloo, türkçe olarak 499 dedi" diyince bizim eleman bir anda uyandı ve hasss diyerekten yanımıza geldi. biz adam bulgaristan türkü falan diye düşünüp enseye tokat göte parmak muhabbete başladık. meğer adam bildiğmiz çek insanıymış. hatta adını da hatırlıyorum: marjan. üniversitede okuduğu bölümü bitirmesi için bir doğu dilini öğrenmesi gerekiyormuş ve seçenekleri içinde korece falan gibi uçuk şeyler olunca en azından iyi kötü bize bazı yakınlıkları var ve işe yarayabilir diye düşünerek türkçe'yi seçmiş. sular seller gibi konuşuyor, en ufak bir dilbilgisi hatası yapmıyor. hâl böyle olunca adamla türkçe pazarlık yaptık ve o bira kupası mağazadan benimle birlikte çıktı.
1167 entry daha
hesabın var mı? giriş yap