5 entry daha
  • türkiye dışında tanınmayan caz türü... caz tanımına tam olarak girmeyen, ama pop için de fazla sofistike bir müziktir... daha çok funk olarak bilinir, fusion'ın (bazen fazlasıyla) sulandırılmış bir alt türü olarak da tanımlanabilir; bu terimi müzik literatürümüze sokan ise 70 li yılların sonunda çıkan "pop jazz n" isimli toplama plaklardır... birincisinde spyro gyra'nın "morning dance" ve bob james'in "snowbird fantasy" gibi parçaları bulunuyordu... bu türe dönemin müzisyenleri mal bulmuş mağribi gibi atladılar, çünkü arka planda dolu dolu klavyeler, yaylılar, nefesliler vardı, solo enstrümanlar arasında gitar fazla yer almıyordu (george benson ve earl klugh hariç), armoniler ve düzenlemeler kolay değildi, bir yandan enstrüman cambazlığı yaparken diğer yandan nispeten rahatça dinlenebilir bir müzik türüydü; uzun lafın kısası tribünlere oynamak için idealdi...

    ama aslında bu kişilerin pek de farkında olmadığı, funk icra edenlerin sağlam bir caz temeli olduğuydu... daha pop bir tını elde etmeden önce bob james, önceleri the jazz crusaders olarak tanınan, sonra "bizim artık cazla fazla alakamız yok" diyerek isimlerini crusaders olarak değiştiren grupta çalıyordu... grover washington jr için pop caz tanımındaki pop kesinlikle fazladır, olsa olsa ritmleri funk olan bir caz çalıyor denebilir... george benson'ın 1960'larda çaldığı müzik türü sonuna kadar cazdı, hatta wes montgomery'nin varisi olarak tanınıyordu... hatta öyle ki, bu yıllarda albüm çıkartmadan önce bar ve kulüplerde yaptığı kayıtlarda, kayan akorlar ve oktav çalarak attığı sololarda, caz gitarının yeni tınısını tanımlayacak biri olduğu bile düşünülebilirdi... give me the night veya benzer parçalarının "pop" olarak tanımlanmasına rağmen, earl klugh gibi fazla temiz, hiç rahatsız etmeyen fon müziği, hatta asansör müziği yaptığı da pek söylenemez... george benson'ın eski bir kulüp kaydı için (bkz: invitations) albümü...

    buna bir örnek de david sanborn... saksofon ailesinin belki en zor enstrümanı olan alto saksofonda son derece temiz bir tını elde etmiş ve bunu sağlam bir temele oturtmuşken, solo kariyeri ve öncesinde bunu stüdyoda heba etmiş olduğu iddia edilir... ama hiçbir zaman kenny g adlı asansör müziği icracısı gibi değildir, bunu da belirtmek vaciptir...

    al jarreau için ise çok yetenekli bir caz vokalisti olduğu söylenebilir... buna en iyi örnek için (bkz: straight ahead jazz) albümü... buradaki "one note samba" ve "come rain or come shine" yorumları olağanüstüdür, daha sonra yaptığı take five ise değişik ve etkileyicidir... ha, elton john'un "your song"unu da söylemiştir, o ayrı...

    1980'lerin başında ingiltere'de "british funk" akımı çıkmıştır... bunun başını çekenler shakatak ve level 42 gibi gruplardır. buradaki pop etkisi daha fazladır, hatta level 42'nun "lessons in love" parçası, dönemin dans mekanlarında fazlasıyla çalınan bir parçadır... shakatak'ın "nightbirds" ve "invitations" parçaları ise, funk'ın içine piyanoyu gayet hoş bir şekilde entegre eder...

    "pop caz" tanımı yanlış yönlendirici bir adlandırma olmakla beraber, tek tük de olsa güzel örnekleri olan bir türdür denilebilir... ama müzisyenlerinin çoğu caz kökenlidir, arada bir adamlar da para kazanmak istemiştir, bu da mazur görülebilir... ha, bu parayı kazandıktan sonra ne yapmışlardır, ona bakmak gerekir, george benson örneğinde bunun için (bkz: tenderly)... albümde amcam mccoy tyner, ron carter ve al foster ile tabanca gibi caz standartları çalar, miles davis'inki kadar olmasa da, stella by starlight gayet iyi bir yorumdur...
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap