36 entry daha
  • bu modern zamanlar sanırım en büyük kazığı umumi telefonlara attı. bir zamanlar insanlar ellerinde kartlan jetonlan tanrılarına ibadet etmek üzere bekleyen mısırlı'lar gibiydi ve telefon kulübeleri de bulmaca tanrısı ra konumundaydı. hiç gitar çalmamış rock yıldızıydı onlar. derken, önce birbirinden ayrılıp sonra birbirleriyle iletişmek üzere yapılandırılmış insanlık bu iletişim mevzusunu abarttıkça abarttı. hayır önce sen kapa laubaliliğine döktüler işi. ve umumi telefonlar sik gibi kaldı ortada çok afedersiniz. çok satan albümlerden sonra herkesin sözleşmiş gibi aynı anda unuttuğu rock yıldızına benzediler. puslu sokaklarda yalnızlığa terk edildiler filan.

    bütün bu dramatik hikayeden geriye işte o telefonlar için sıraya girmiş insanlar kaldı. kulübede biriyle telefon konuşan birini, biriyle telefon konuşabilmek için beklemek. onun ağzının değdiği yere ağzını koyup, onun durduğu gibi durmak ama çok başka şeyler konuşmak. sahi o ne konuşuyordu ki acaba diye derin düşüncelere dalmaktır o telefonlarda sıra beklemek. hiç tanımadığın insanların hiç tanımayacağın insanlarla neler konuştuğunu düşünerek geçirilen anlamsız bir süre.

    ben bu döneme ucundan kulağından denk geldim. bir donanma kenti gölcük'te, anıtpark'taki telefon kulübelerinde harbiyeli askerlerin arkasında sıraya girdim. her ne kadar aynı dönem cep telefonları polifonik çalmayı başaracak kıvamda olsalar da yaygın değillerdi. üstelik ben bob dylan'ın knock knock knocking on hevans door'unu daha güzel polifonik çalıyor, söylüyordum yakınlarda duyacak kimse yoksa. umumi telefonda şarkı söylemek heyecanlı bi işti. bu gibi çeşitli sebeplerle bir harbiyelinin üniformasının bittiği yerde başlayan ens kökündeki sivilceden kiminle ne konuşacağını az çok kestirebilecek kadar uzmanlaşmıştım. gemilerde talim vardı, biliyordum.

    ben ona düzenli olarak telefon ediyordum.
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap