8 entry daha
  • entrye anı serpiştirmek gibi olmasın, uzun zaman önce ne olduğunu ilk anda anlamakta güçlük çektiğim daha çok askerler ve öğrenciler tarafından gerçekleştirilen arabesk bir eylemdir bu.

    şöyle ki; sene '92.. liseyi yatılı bir okulda okumak üzere terk-i diyar etmişim, tamamı yatılı okumak konusunda en az üç yıl tecrübeli bir grup kaderdaşlarla samimi olmuş buldum kendimi, öyle ki, abartmıyorum, aralarında ilkokulu bile yatılı okumuş olanlar vardı. neyse, gel zaman git zaman bir kaset doldurtmak/doldurmak lafıdır duyuyorum ara ara bunlardan..ilk duyduğumda bunu her nasıl olduysa albüm çıkarmak şeklinde anlamışım ki wayy dedim kendi kendime müzisyenlerin arasına düştüm, hatta şöyle çıplak sesle bir parça okur musun isteğini de sırf müzisyenlerin kaprisli olduğunu bildiğimden ukte olarak tutuyordum içimde..sonra bu lafı o kadar sık duyar oldum ki sanatçı cennetine düştüğüme zerrece şüphem kalmamıştı; hatta kınadığımı bile hatırlarım kendi kendimi; ulan geldik 14 yaşına hala bi baltaya sap olamadık diye..yatılı okul öğrencilerinin sporda başarılı olduklarını biliyordum ama müziğin bu kadar ilerlemiş olması doğrusu çok duygulandırmıştı beni..

    sonra kantin vardı neredeyse tek sosyal faaliyet alanımızdı; orada durmadan karışık arabesk parçalar çalardı, mecburen dinlerdik, bir de bu kasetlerin başında böyle dinlenme tesislerindeki anonsları yapan cinsten tiz bir kız sesi kaset artık kiminse okuldan birinin adına bişiler söyleyip kaseti öğrencinin annesine, babasına yakın akrabalarına ve platonik sevgilisine ithaf ederdi..ben bu kısmın geçmesini sabırsızlıkla beklerdim..

    bir gün bu kasetlerden biri çalıyordu, arkadaşın biri gelip masama oturdu ve doldurttuğum kasetim nasıl olmuş dedi..o an altında kobayashi yazan fincan yere düşüp de yazı afedersiniz kabak gibi ortaya çıktığında chazz palminteri ne hissettiyse ben de onu hissettim..önce mal gibi hissettim kendimi..sonra bütün komplekslerimden arınmış da hissettim ama..
23 entry daha
hesabın var mı? giriş yap