16925 entry daha
  • çim ile ilgili olan entry'm (#69381242) den sonra şimdi sıra insanları evcilleştiren, dünyadaki en başarılı bitkilerden buğday hakkında bilgi vermekte..

    10 bin yıl önce buğday sadece ortadoğu’nun bazı bölgelerine sıkışmış yabani bir ottu. birden bire birkaç bin yıl içinde tüm dünyada yetişmeye başladı. en temel evrimsel hayatta kalma ve üreme kriterlerine göre dünya tarihindeki en başarılı bitkilerden biri oldu. 10 bin yıldır tek bir buğday başağının yetişmediği kuzey amerika’nın büyük ovaları gibi bölgelerde, bugün yüzlerce kilometrelik buğday tarlalarında yürüyebilir ve başka hiçbir bitkiyle karşılaşmazsınız. dünya çapında buğday 2,25 milyon kilometrekarelik bir alan kaplamaktadır, britanya’nın neredeyse on katı. bu kadar önemsiz bir ot, nasıl her yerde bulunan bir bitki hâline geldi? buğday, bunu homo sapiens’i kendi ihtiyacı doğrultusunda yönlendirerek yaptı. bu maymun türü 10 bin yıl öncesine kadar normal bir avcı toplayıcı yaşamı sürüyordu, ama bu tarihten itibaren buğday yetiştirmek için giderek daha fazla efor sarf etti. birkaç bin yıl içinde dünyanın dört bir tarafındaki insanlar şafaktan gün batımına kadar buğdayla ilgilenmek dışında hemen hiçbir şey yapmaz olmuştu. bu kolay bir iş değildi. buğday çok emek isteyen bir bitkidir, kayalık ve çakıllı arazileri sevmez, bu sebeple sapiens tarlaları temizlemek için beli çatlayana kadar çalıştı. buğday kendi alanını, suyunu ve besin kaynaklarını da diğer bitkilerle paylaşmayı sevmez bu yüzden erkekler ve kadınlar kavurucu güneş altında uzun saatler çalışarak ot yolarlardı. buğday hastalık da kapabilirdi, bu yüzden sapiens küf ve kurtlara karşı da tetikteydi. buna ek olarak, buğday kendisini yemek isteyen diğer organizmalara karşı savunmasız olduğundan çiftçiler çekirge sürülerine ve tavşanlara karşı önlem alarak bitkiyi korumaya çalıştılar, çok su istediği için kaynaklardan ve derelerden su taşıdılar, hatta tezek toplayarak yetiştiği toprağı beslemek zorunda kaldılar.

    homo sapiens’in vücudu bu tür işler için evrimleşmemişti. geyiklerin arkasından koşmaya, elma ağaçlarına tırmanmaya uygundu, kaya toplamaya veya su kovası taşımaya değil. insanlar bunun bedelini omurga, diz, boyun ve bel ağrılarıyla ödediler. eski iskeletler incelendiğinde tarıma geçişin insanlara bel fıtığı, eklemlerde kireçlenme ve diğer fıtıklar olarak geri döndüğü görülmektedir. dahası, bu yeni tarımsal işler o kadar çok zaman almaktaydı ki, insanlar buğday tarlalarının yakınına kalıcı yerleşimler kurmak zorunda kaldılar. bu onların yaşamını tamamen değiştirmişti. biz buğdayı evcilleştirmedik, buğday bizi evcilleştirdi. evcilleştirmek (domestikasyon) latincedeki domus (ev) kelimesinden türemiştir. evde yaşayan ise buğday değil, sapiens’tir.

    (kaynak: hayvanlardan tanrılara sapiens - insan türünün kısa bir tarihi - yazar: yuval noah harari)
24902 entry daha
hesabın var mı? giriş yap