134 entry daha
  • bu kadını resmen çocuk doğursun diye kullanmışlar.

    kocası olacak adam "müstakbel kral" ve bu krala uygun bir "kral karısı" lazım ama aynı zamanda kraliyet soyunun da düzgün devam etmesi lazım. muhtemelen ciddi bir eleme yaparak birçok kimse arasından diana'yı çocuk doğurması için, camilla'yı ise kral karısı olmaya layık gördükleri için seçmişler. camilla denen kadın evli ve çocuğu falan da var, ayrıca kocası da kendisi de sıradan insanlar değil. yıllarca bu yasak(!) ilişki devam ediyor, nasıl devam ediyor? 95'te camilla boşanıyor, 96'da da müstakbel kral... 97'de diana ölüyor ama bunlar 2005'te evleniyorlar, bu da enteresan. zaten çok daha eskiye dayanıyor ilişkileri.

    belgeselde geçen, diana'nın sekreterine ait şu sözlere bir bakalım:
    "1980'li yılların sonlarında prens ve prensesin yanında çalışmaya başlamak, bunun sadece görünürde bir evlilik olduğu gerçeği konusunda sessiz kalmayı en büyük öncelik haline getirmiş olan bir organizasyonun parçası olmak demekti."

    bir de müstakbel kralın öküzlükleri var; "aşık mısınız" sorusuna verdiği cevap, "iki karım olsa" esprileri falan... bunlar patavatsızlık olarak açıklanabilecek sözler değil.

    bu da yetmez gibi bir de kaynanası olacak "kraliçe" hanımın tutumu! diana gidiyor durumu anlatıp yardım istiyor, nasihat verin diyor, matmazel ne yapıyor? bir nevi "yapacak bir şey yok güzelim, beğenmiyorsan defol" demeye getiriyor.

    velhasılı zaten ölümünü kimse normal görmüyor ama daha da ilerisi şahsi görüşüm başta yazdığım gibi, kraliyet ailesinin tek beklentisi sadece çocuk doğurması. bu kadar neşe dolu, sevgi dolu, muhtaçlara hastalara yardım falan eden birisi nasıl olur da yeri geldiğinde taş kalpli olması gereken bir kraliçe olabilecekti ki! olamazdı. üstüne bir de popülerliğinin her geçen gün artıyor olması vs.. derken kaçınılmaz son...

    acaba çocukları william ve henry bu olaylara nasıl bakıyorlar, merak ediyorum. soylu kanlarıyla normal mi buluyorlar acaba!

    son olarak; üniversite yıllarında liseden bir arkadaşımın kuzenini misafir etmiştik, eleman ingiliz bir hatunla evliydi, (e tabi gavur gızını bulmuşuz pratik yapacaz ya) birkaç gün baya türkiye'den, ingiltere'den, kültürden, yerel yaşamdan falan filan sohbet ettik. hatun nivkesıl'ın bi kazasında yaşıyormuş. buna kraliçeyi sordum "sizin gözünüzde nasıl biri" falan diye. ingiltere'nin kuzeyinde şerefe/yarasın/sağlığınıza falan değil "fuck the queen" denirmiş, ablanın dediğine göre. diana'nın belgeselini izleyince hak verdim kuzeyli kardeşlerime.

    sahi bu belgeselin bu şekilde yayınlanmasına nasıl müsaade etmiş bu soylular?
249 entry daha
hesabın var mı? giriş yap