34 entry daha
  • sevilen, kusursuz bir roman.

    tomris uyar, aramızdaki şey'de başkişileri çocuk olan öykülerin çoğunlukla okuru tavlayıcı ucuz bir niteliği olduğunu düşündüğünden bahseder. çoğunlukla öyledir. benzer şekilde büyük acıları, toplumsal travmaları merkezine alan hikayeler de aynı tuzağa düşerler. çünkü böyle hikayelerde baştan itibaren ne okuyacağınızı/izleyeceğinizi ve ne hissedeceğinizi bilirsiniz. ikinci dünya savaşı'nı ve yahudi soykırımını anlatan bir filmi örneğin, nazilerden (kötü olandan) nefret etmek ve ezilen azınlığın akıbetine (iyi olana) ağlamak için izleriz; ruhun kötülükten arınması, katharsis. bu kurgu, antik yunan'dan beri aynı şekilde işlemektedir.

    büyük trajedileri, toplumsal travmaları anlatırken manipülasyon denilen tuzağa düşmemek hikaye anlatıcısı için oldukça zor bir şey. tomris uyar'ın bahsettiği o tavlayıcı ucuz nitelik bu işte; kolay olan yol yani. çünkü ne de olsa anlatıcı için olayın kendisi başlı başına güçlü ve etkileyiciyken, o hikayenin hak ettiği özgün anlatım dilini icat etmek zahmetli bir iş. sırf festivallerde yarışmak maksadıyla azınlık hikayelerinin, göz dolduran trajedilerin peşinden koşanların, sonunda her şeyi anlatmak isterken hemen hiçbir şey anlatamayan, kupkuru, cansız, dahası didaktik hikayeleri, uyar'ın bahsettiği tuzağa düştükleri için o haldeler. işte toni morrison, bu tuzağa düşmeyen hikayecilerden biri. çünkü muazzam bir trajediyi, tam da hak ettiği gibi kendine özgü, kendine özel, muazzam bir dille aktarıyor okuyucuya. bu yüzden de hikayesi kusursuz oluyor. bana göre elbet.

    üç yüz elli sayfalık romanın son cümlelerinden biri şu: "bu, anlatılacak bir öykü değil." bu aslında morrison'ın yarattığı o kendine özgü şiirsel dilin ve hikayenin gereği olarak gerçekle düş arasında bir yere oturttuğu dünyasının bir nevi savunması. "bazı şeyler olduğu gibi anlatılamaz," demenin bir yolu. çünkü öyledir; bazı hikayeleri olduğu gibi anlatmanın yolu yoktur. bazı şeyler, yalnızca o şeyi yaşayan için gerçek ve anlamlıdır. bazı şeyler, o şeyi yaşayanın içinde durmaksızın büyüyen bir boşluk yaratır ve kişiyi hiçbir şekilde avutulamaz bir yalnızlığın içinde bırakır. ve bu boşluğu bir başkasına gösterebilmek çok zordur. "bu, kendi çocuğunu öldüren bir kadının hikayesidir," diye girizgah yaptığınızda örneğin, hikayenin geri kalanı artık pek çok kimse için hiçbir anlam taşımaz. çünkü siz o girizgahla muhatabınızın algılayışına fazlasıyla sert bir darbe indirmiş olursunuz. sarsılmış, sersemlemiş, kilitlenmiştir; sizi anlayabilmesi çok zordur. daha zor olansa anlatmaya çalışmaktır. nietzsche'nin çok sevdiğim bir sözü var: "çöl büyür; vay haline içinde çöl taşıyanın." içinizdeki çölü bir başkasına nasıl gösterebilirsiniz? başkası - şayet bakmayı becerebilirse - orada kum yığınından başka bir şey görmeyecektir. çölü anlatmak zordur.

    sevilen, anlatması çok zor bir öykü. neresinden baksan müthiş bir trajedi; zalim bir çöl. dahası tarihsel gerçekliği itibariyle kolayca o ucuz tavlayıcılık tuzağına düşebilecek bir hikaye. fakat toni morrison bütün bu engelleri aşıyor. gerçeğin ve hayalin sınırlarını zorlayarak, bu ikisini müthiş bir dengeye oturtarak, yer yer zaman kavramını alt üst edip geriye sadece acıyı bırakarak, tamamlanmayan, tamamlanması da gerekmeyen cümleleriyle çölün, acının resmini kusursuz bir biçimde çiziyor. bence bu resme bir bakmalı, zamanın bir yerinde, insanlığın küçük bir kısmının payına düşen ve hala havada asılı duran o müthiş acıdan siz de nasibinizi almalı, ırkçılık denen vebanın, insanlığın icat ettiği en korkunç şey olduğunu hiç unutmamacasına hatırlamalısınız.

    "bir bebek gibi sallanabilen bir yalnızlık var. kollar kavuşmuş, dizler karna çekilmiş; bir gemininkine benzemeyen bu devinimi sürdürmek; sürdürmek sallayanı yatıştırır, denetler. bu, içe dönük bir yalnızlık - insanı bir deri gibi, sımsıkı saran türden. bir de, dolaşıp duran bir yalnızlık var. hiçbir sallama onu yatıştıramaz. o canlıdır, dik başlıdır. kuru, yayılan bir şeydir; insana kendi ayak seslerini çok uzaklardan geliyormuş gibi hissettirir."
15 entry daha
hesabın var mı? giriş yap